Şu dünyadan gelip geçip gideceğiz yaşayacağım süre ve ömrümüz bellide... Bir net olarak tarihini bilemiyoruz. Sadece aslında tahmin ediyoruz. Ancak hiç birimiz bunu kendimize yakıştıramıyoruz.

Hal böyle net iken bile neden hiç mutlu ve bahtiyar değiliz. Toplumun her katmanında bu var. Fert fert sorduğunda da ne yazık ki buna şahit oluyoruz. Niye mutlu değiliz bu bizim kaderimiz mi yoksa bizde mi bir şey var? Zenginimiz, fakirimiz, kadınımız, erkeğimiz, yaşlımız, gencimiz hep mutsuz ve halinden memnun değil. Peki neden? Ne olmuşta memnun değiliz. Ne yapalım da memnum olalım? İşin özü işte burada neden mutlu olunmaz buna bakmak lazım önce olamamışların olma önceliği ve olasılığı varmıdır. Bunu da irdelemek lazım hiç şüphesiz!

Ne olmuş peki mutluluğumuzun uçup gitmesi için açlık, kıtlık tabi afet mi olmuş ki topluma topyekun etkilesin hayır yoktur böyle bir şey şükür. Peki disipline edilmemiş kontrolsüz yayılan milleti kırıp geçiren Allah korusun salgın hastalıklar mı var. Hayır peki kuraklık veya aşırı yağış ile mustaribiz buna da hayır. O zaman bu noktalarda şükür bir sıkıntı yoktur. Bunlarda sıkıntı yok olmaya yoklukta esas sıkıntı işini, aşını, erini, arabasını beğenmeme bunların daha iyisini alma isteme duygusu kanımca. Bunlar gelişme ve ilerleme için iyi olabilir de yalnız bir şarta ölçüyü kaçırmama şartıyla ancak iyi olur.

Yoksa bunları alacağım bunlara erişeceğim diyerek geleceğimizi ipotek altına alarak sınırsız borçlanma yapmak faiz yükü altına girerek aile bütçemizi sebata etmekte hiç bir fayda görmek mümkün değildir. İşte bu mutluluğumuzu tehdit eden en başta gelen nedenler olduğunu asla unutmamalıyız. Çünkü borç yükü altında ezilen biz aile bireyleri arasında hiç şüphesiz çatışma çıkacak ve tez zamanda önü alınamayacak yaralara neden olacak aşikardır. Ne gerek vardı buna elimizdekilerle yetinsek imkanlarımız ölçüsünde davransak ne olur. Kimseye bir şey ispatlamak mecburiyetinde değiliz.

Kimseninde bizi bu konuda eleştirme hakkı da elbette yok ve eleştirdikleri de yoktur. Yeter ki biz kendimize hüsnü kuruntu yapmayalım. Yapmayalım da mutluluğu imkanlarımız ölçüsünde arayıp ve mutlu olmanın yolununda yine bizde geçtiğini bilelim. Yoksa mutluluk öyle satılıp alınacak bir olgu olmamış ve olamazda. Örnek mi istiyorsun işte sana örnek, bir yetimin başını okşayın da görün sende o da doya doya yaşa o çok arayıp da bulamadığın mutluluğu. Yoksa şunu alamadım şunu yapamadım şu niye böyle değilde şöyle gibi sunii gerekçelerle bir türlü bulamadığın mutluluk uğruna heder etme kendini bak gelip geçiyor ömür.