Kadim medeniyet şehri olan Tokat'ta, sadece binalar, yollar önemseniyor.
İnsanın refahını, beklentisini, mutluluğunu niye dikkate almıyoruz.
Medeniyet taşla, beton ile olmuyor.
İnsan nerede yaptığımız işlerde!
Şehrimizde ne zaman ki, taş, yol, beton önemsenmiş sonrasında bilim, ilim adamı çıkaramaz olduk.
Şehrin mimarisizliği, imarsızlığı, düzensizliği insanları da, estetikten, bilimden, ilimden uzaklaştırıyor.
Kişisel menfaatler o kadar çok önde ki; gelecek adına şehrimize dair hiçbir plan yapılamıyor.
Horozu çok gibi görünse de, şehirde arkadan konuşma, dedikodu daha fazla baskın duruyor.
Denge siyaseti diyorlar ben münafıklık siyaseti diyorum.
STK, ODA ve Kooperatiflerde maalesef toplumsal olmaktan çıkarak bireylere hizmet ediyorlar.
Turizm, sanat, kültür ve insan birikimi ile övündüğümüz şehrimizde, bu süreci insanımızın faydasına, refahına, huzuruna ve umuduna dönüştüremedik.
900 yılda 900 yıllık tarihi alanda dahi yaşayan bir şehir inşa edemedik.
Başka şehirler, suni gündemleri oluştururken, biz 7 bin yıllık tarihimiz yokmuş gibi bu şehrin içinden geçiyoruz.
Niksar, Zile, Erbaa, Pazar, Sulusaray, Artova. Reşadiye, Başçiftlik kendilerine özgü yerel değerleri var, güç birliği oluşturup, katma değer üretemedik.
Güdük kalıyor bir şeyler.
Yarım yamalak gidiyor.
Tökezliyoruz sürekli.
Cennet Tokat’ın ya altında ya ütünde derken tanımlama doğru iken, neden cennet bir hayatı milletimize yaşatamıyoruz.
Bir enerji, bir umut, bir güzel habere ihtiyacımız var.
Bir izimiz yok bu şehrin sokaklarında.
Diktiğimiz beton binaların ömrü 50 yıl, yaptığımız yollar ise bir yıl.
Tekrar yazıyorum; gelecek sizi nasıl hatırlayacak, tarih sizi nasıl yazacak...
Ne yapılmalı diye de sormuyorum.
İnsana dokunacak işler çıkartalım.
Toplumsal fayda üretecek her şeye Tokat’ın ihtiyacı var.
Vesselam.