Domates biber patlıcan deyince rahmetli Barış Manço gelir aklam.

Karpuz, üzüm, kaysı deyince aklımıza fahiş fiyatlar geliyor.

Ofisten çıktım manava kadar gidip meyve alayım dedim.

Önce orta bir karpuz seç dedim.

Tatlısından üzüm ve kaysı.

Nasıl olsun abi dedi, sana bırakıyorum tatlı olsun dedim.

Karpuz fiyatı 200 liranın üzerinde.

Üzüm 75, kaysı ise 95 lira.


Sanki üzüm ve kaysıyı tatlı olsun dememişim gibi küf kokuyor üzüm.

Kaysının ise tadı kaysı değil.

Bir daha manava tanıdık diye güvenir miyim sizce.

Başıma bu gelince geçen okuduğum bir yazı geldi aklıma, paylaşayım dedim.

Dün akşam çocuklar yanımdayken bir karpuz alıyım dedim.
Karpuz satan bir esnafın önünden geçiyorduk karpuz yığınının albenisi olan bir karpuza tık tık vururken satıcı arkadaş abi dur ben sana biraz daha küçüğünden bir karpuz vereyim dedi.
Bende peki dedim. Bir karpuz seçti verdi.
Buyur içerde tarttır ücretini orada öde dedi.
Tezgahtar arkadaş karpuzu tarttı poşete koydu.
Elimi cebime sokarken sordum, ne kadar  diye..
250 Lira deyince cebimdeki paranın yetmediğini gördüm ve kredi kartıyla ödemeyi yaptım.
Eve geldikten sonra hanım sordu ne kadardı diye, 250 tl. dedim.
Almasaydın dedi.
Utandım adam tarttı poşete koydu dedim.
... ve şimdi o karpuzun çekirdeklerini bile bize yediriyor hayat.
Bu Ülkenin en büyük para birimi 200 tl.
Bir karpuz almaya yetmiyor !!

Ayağımızın altından kayan bir hayat kimse farkında değil.

Milletin elinden çok şey alınıyor.

Fahiş fiyatlar, karpuzu bile lüks yaptı.

Birileri çok kazansın diye kurulan dünya da, denetim yok.

Ezilen dar gelirli var.

Vesselam