Dün gazetemizde yazdığım bir haber ki başlığı “Sanayici ve İşadamları Şantajcılara Boyun Eğmeyecek”…

Yazı içeriğinin genel hatlarında gazetecilik mesleğinin şantajı, tehdidi, kumpası, himmeti, iftirayı, ihaneti kuranlarla bu mesleğin alakalı olamayacağı yönündedir.

Bunlar var ve yaşanıyor mudur? Bizdeki bilgilere göre var ve yaşanmaktadır.

Evet, o haber de keyfi hazırlanmamıştır.

Bunlar bu memlekette canlı canlı yaşanmaktadır.

15 Temmuz sonrası ülkede yaşanılmışları gördükçe nasıl hayrete düştüysek, bu süreci menfaat ve çıkarları için bu amaçla kullananları da gördük…

Cinayet mahalline ilk kim gelir sorusunun cevabı gibi bizler de bekledik acaba bu haberden üzerine kim alınacak diye…

İşi bu ya kumpas, kolpacılık, şantaj, tehdit vs hepsi.

Dalkavuk atladı… Cuk diye düştü… Çünkü yaptığı iş deşifre oldu…. Onun içinde üzerine alındı…

Başka bir ifadeyle balıklama atladı ve kendi kendini suçüstü yaptı…

Bu haber amacına ulaştı mı? derseniz,

Buna da “Evet” ulaştı derim…

Tokat’tan vurduğumuz tokmağın sesinin Yalova’dan çıktığına da şahit olduk…

O da sağ olsun haberimizi onayladı ve bu ben değilim, olamam, olamaz ifadeleri ile de kendini açık seçik ele verdi.

İlk şok dalgası ile TSO ve TESOB Başkanlarını aradığını ve onlara şantaj yapıp yapmadığını sorguladığını onların da sen bize şantaj yapmadın dediğini yazdı.

Lan sen kimsin ki TSO ve TESOB Başkanlarına şantaj yapacaksın. Bunun hayalini bile kuramıyorum…

Zaten bizde böyle bir şey demedik ki…

Bizim dediğimiz menşeinin nerden geldiğini bildiğimiz bir liste yayınladın. Aha bunlar fet öcüler diye. Bunları yakalayın diye…

Bizim bildiğimiz öcüden çocuklar korkar olum… Yok senin gibi bu millet fetöcülerden korksaydı tanklara çıkmazdı…

Şimdi sorunu o başkanlara doğru dürüst sor bakıyım…

“Benim bu şantaj ve tehdit içeriğiyle isimlerini yayınladığım listeler sizin üyeleriniz mi, değil mi? diye…”

Bizde bundan dolayı bastık o haberi…

Liste diye verdiğin, terör örgütü üyeleri diye sunduğun listelerdeki isimler bu memleketin taşında toprağında, malıyla mülküyle, vergisi, sgk’sıyla, istihdamı, işçisiyle, emeğiyle çalışan insanlar değiller miydi?

Dalkavuk; şehrin valisi, belediye başkanları başta olmak üzere, ilçeleri dahil tüm yöneticilerine suç isnadıyla saldırmadım de. Bu şehirlerin yöneticilerinden, bürokratlarından, sanayicileri ve işadamlarından menfaatim için her türlü alavere dalavereyi yazmadım de…

de de de beni de inandır.

Ben de sana adamsın deyim. Lakin kendini suçüstü yaptın ve ele verdin ya…

Ama sen bu topraklardaki bitikliğinin gerekçesini, ezikliğinin gerekçesini, buralar da yaşayamayışının gerekçelerini hep birilerinden intikam almak arzusuyla yaptığından sen bile işin içinden çıkamıyorsun. Fırdöndü haberciliğinde bu yüzden. Son iki yazına bak ki ben sadece onlara baktım bu çarkları nasıl becerdiğin senin için bile bir tez konusu.

Ama senin bu çarklara girmende, bu çarklara sokanlarda bu çarkın içerisinde nasıl kıvranacaksın hep beraber izleyip güleceğiz.

Olum sen şunu bil sen bir vatan hainisin. Niye biliyor musun? Doğduğun topraklara küfrederek, aç kaldığın fakat yine doğduğun toprakların nimetleri ile doyduğun yerde yaşabiliyorsan. Tokat’a küfredip Tokatlının parasıyla Yalova’da tıkınıyorsun. Çünkü oralarda da toplum adamı olamadın. Çünkü ruhunda hainlik var. Habis kaplamış her yanını…

O zaman ben buradan bir ihbarda bulunayım…

Aynı senin gibi Sayın Yalova kaymakamı amca bu haini hala niye tutuklamıyorsun, bu doğduğu topraklara hainlik yapan bir vatan hainidir amca. Hem sizin topraklarda oturur, hem de karnını bizim buradan doyurur. Doyurur da bizim topraklara fitne ve fücurdan da geri durmamaktadır, amca…

Hem o bir fet Öcüdür, korkunçtur, kaymakam amca…Yakala onu…

Şaka lan şaka salak…

Şimdi sen bir de Yalova Kaymakamını ararsın…

O yok olum… 1995 yılında kapandı orası il oldu…

Hatırlarsan, bunu daha önce de dile getirmiştim.

Ve fakat o makam cuk diye oturuyor sana …

Hani derler ya Kim takar…)))