Şu dünya hep aynı da yaşadığımız çağ ve zaman gerçekten bir garip insanların genetiği mi bozulmuş nedir bazen hepimiz yaşadığımız olaylara ve karşılaştığımız vakıalara bir anlam vermekte zorlanıyoruz.
Oysa bu kadar zor mu gerçekten merak ediyorum bunu, insan mert ve delikanlı olmalıdır. Özü ve sözü de, işi de doğru olursa kim kendisine dur diyebilir. Bu profildeki bir insanın veya söz sahibi yetki sahibi nüfuslu birinin başı da dik mi dik olur. Tabiri caizse alavere dalavere içinde olanlarında işlerine güçlerine akıl sır ermez. Neden ermez şeffaf değillerdir de ondan ermez. Devamlı gizleyecekleri ve saklayacakları durumları vardır. Yani yanlışın içinde yanlışa devam ederler. Yalanı dolanı yine yalan ve dolan ile savmaya bakarlar.
İşte bu tür insanlar etrafımızı ne yazık ki sarmış ve adeta çevrelemişler. Bunlara her yerde her zamanda rastlamak artık sıradan gibi bir şey olmuş çıkmış zamanımızda. Bu eğriliği esnafın terazisinde, terzinin makasında, tüccarın işinde, fabrikatörün üretiminde, köylünün sütünde görüyoruz hemde bolca. Üstelik bunları çoğalttıkça çoğaltmakta mümkün.
Niye peki çünkü iş ehlinde olmadıkça ehli işini benimsemedikçe, hak, hukuk ve adalet içimize sindirilmedikçe, hesap gününü göz ardı ettikçe, kendi polisimiz kendimiz olmadıkça, özümüz ve sözümüz bir olmadıkça ne yazık ki bu böyle devam edeceğe benziyor.
İşte bunların sonucu da doymayan karnımız, tatmin olmayan nefsimizin elinde kalıyor ve adeta onun emrine amade olarak onun için yaşayıp sonrada bir hiç olup gidiyoruz.
Bu anlamda bazen devler cüce, cücelerde dev olarak sahnede görülüyor. Sözünde samimiyet davranışında hakkaniyet ve duruşunda asalet olmayan bir profil sanal olarak gerçeklerin yerini alıyor. İnsan olarak değilde daha çok cüzdanına, isminin önündeki kısaltmalara, unvana ve nüfusuna, yetkisine önem veriliyor. Bunlara karşı başka bir insan sonradan başka bir insan olunup çıkılıyor.
Ya sonra bunlarda yoksun kalındığından gerçek değer ve kişiliği ile yüz yüz kalındığından şaşırmamak lazım çünkü bu durumu hep beraber ne yazık ki yaratıyoruz. O kadar ki gelen telefona veya mesaja unvana göre cevap verecek kadar küçüldüğüne de ne yazık ki şahit oluyoruz bazı cüselerin. Sonrası elbette açı oluyor ne ekersen onu biçersin misali bunlar için
Sonuç hepimizin şikayet ettiği bu ateşten gömlek olan ortam doğuyor. Bunlara ne gerek var öncelikle insan olarak bir birimize yaklaşmalıyız bu inceliği asla unutmadan, mal mülk Unvan para pul hep geride kalacak bizimle sadece ve sadece geleceklere bakmak ve bu bilinçle şu üç günlük hayatımızı tamamlamak olmalıdır hedefimiz.