Dürüst olma doğru olma özü sözü bir olma ne kadar kulağa hoş gelen sözler değil mi? Peki biz bu güzel kavramların neresindeyiz. Acaba bunu hiç düşündük mü?

Dürüstlük aslında lüks bir kavram değil. Olması gereken ve hepimizde bulunması elzem olan bir olgu. Ama gel gelelim ki ne yazık ki bu yaşadığımız dönemde bu artık lüks bir değer oldu. Dürüstlük ama ne dürüstlüğü. Hayatımızın her aşamasında ve her olayda dürüstlük. Dürüstlük aslıda önce kendimize karşı dürüstlük başlamalıdır. Sonra da ailemize ve etrafımıza iş hayatımıza da en derinden yansıtmalı ve yaşatmalıdır.

Dürüst olmak doğru olmak doğru durmak ve dik durmak ne güzel bir duygu. İnsanın işinin gücünün rast gitmesine, helal kazanmamızın yüzümüzün akı ve alnımızın açıklığına vesile olduğu gibi manevi olarak da ruhumuz huzur bulmaktadır. Hani bir ata sözü vardır ya yalancının mumu yatsıya kadar yanar. İşte bu foyamızın ortaya çıkması endişesinden uzak yaşamamızı sağlar.

Dürüst olmak basiret değil bir ihtiyaçtır. Yüce dinimiz de bunu hep öne çıkarmış. Mevla’ nın herşeyi affedebileceği yalnız kul hakkına karışmayacağı hadislerle anlatılıyor. Burada görüldüğü gibi dürüst davranılmaması sonucu oluşacak mağduriyet sonucu birilerinin hakkı gasp edilirse Mevla’ nın yüce ikazı ile karşılaşıyoruz. Daha ne olsun bu daha nasıl ikaz edilsin. Anlayana çok bile . Anlamayan da zaten günü geldiği zaman anlarda korkarım ki iş işten çoktan geçmiş olur.

Kaldı ki dürüst olmak ile birbirimize karşı hep kazanan oluruz. Çünkü birbirimizi aldatmamış olur işin gereği ne ise onu yapmış olurken dünyalık işlerimizda düzene girmiş olur.

Aksi halde hep birbirimizi aldatmış, dürüst davranmama sonucu zor durumda kalır ve zarara da uğramış oluruz. Yani olay bundan ibarettir. Dürüst olarak duralım ve her işimizde dürüst olalım. Olalım ki yaptığımızdan yapılandan zevk alalım. Kazancımız helal yolumuz doğru olsun.