2010 yılında yapılmış olan CHP kurultayına sayılı günler kala, CHP Genel Başkanı'nın partisinden bir bayan milletvekili ile ilişkisinin ortaya çıkması üzerine Baykal genel başkanlık görevinden istifa etmek zorunda kalır.
12 Haziran seçimlerine gelindiğinde, MHP genel başkan yardımcıları ile genel sekreterinin de içinde bulunduğu ve 'Bahçeli'nin A takımı' olarak tabir edilen 10 kişinin uygunsuz görüntülerinin medyaya düşmesi üzerine, bu kez tsunaminin vurduğu adres MHP'dir.
30 Mart seçimlerinde ise hedef Ak Parti'dir. Aralarında dört bakan, bir işadamı ve bir bankanın genel müdürün de bulunduğu kişilere ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarına dayanılarak sunulan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları gündeme bomba gibi düşer.
İddiaların içeriği kesinlikle yazımızın konusu değil. İnsanları tahkir etmek gibi bir niyetimiz de yok; yukarıdaki örnekleri vermemizin tek nedeni ise, her üç durumda da iddiaların "bir takım hukuk ve ahlâk dışı tertiplerle" kamuoyuna sunulmuş olması. Zira artık dağdaki çoban bile tüm bunların bir kumpas yoluyla elde edildiğini ve paralel yapı tarafından organize edildiğini biliyor.
Bildiğimiz bir başka husus da şu ki, 'hizmet hareketi' maskesi altında 'cemaat vesayeti/paralel devlet' oluşturma çabalarına dair tartışmalar döner dolaşır ve mutlaka "Ne istedilerse verdiniz" suçlamasına dayanır.
Kimsenin sözcüsü olmadığımı ve sözlerimin yalnızca şahsımı bağladığını hatırlatarak itiraf etmeliyim ki, gerçekten çok şey verdik! Tıpkı bizden öncekilerin orduya, yargıya, şiddete, "ne istedilerse verdikleri," "ne istedilerse yaptıkları" gibi!
Verdik, çünkü isteyenler, "Siyasetin şerrinden Allah'a sığınanlar"dı. "Bize diken atana biz gül atarız", "Sövene dilsiz, dövene elsiz oluruz" diyenlerdi! (Bilenleriniz vardır, meşhur 28 Şubat hikayelerinden biridir; polis bir cemaatçinin kolunu kıvırmış, o kıvırdıkça cemaatçi 'Mübarek canımı acıtıyorsun, mübarek çok acıyor" dermiş. En sonunda da "Mübarek kırdın, kırdın' demiş.)
Türkiye'nin demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacı olduğu için, kızlarımızın eğitim hakkına kavuşması için, analarımızın değerlerini korumak için, çocuklarımızın tankların sesini değil, dünyanın dört bir tarafındaki kardeşlerinin sesini dinlemesi için verdik. Afrika'da su kuyuları açsınlar diye verdik. Kuyumuzu kazsınlar diye değil.
Meşhur bir Türk atasözü (!) vardır: "Ben sana söylemiştim." Söylediler, ama söyleyenler yıllardır bu değerlere o kadar "karşı"ydılar ki, inandırıcı gelmedi. Söylemek yetmez, inandırmak gerek. Ama yapamadılar. Çünkü aşağıda açıklayacağımız üzere, hepsi oradaydılar!
Aldanmak kabahatse, evet suçluyuz. Yukarıdaki sorudan sonra "Şimdi neden ayrı düştünüz" diyenler oluyor. Aldanan birinin aldatanla yolunu ayırmasından daha doğal olan nedir? Her türlü vesayete karşı olan bir iktidarın "cemaat vesayeti"nden rahatsız olması, o cemaatin dinî misyonunu bırakıp sandalye peşine düşmesine karşı çıkması birilerini neden rahatsız eder ki? Unutmayın, birisi sizi bir kez aldatırsa suç onundur; ancak ikinci kez aldatmışsa suçlu sizsiniz!
Peki, "biz söylemiştik" deyip de, aslında hiç o kadar masum olmayanlara ne demeli? Bu sorunun cevabını sizlere bırakıyoruz. Gerek kumpasların ortaya çıkmasından önce, gerekse paralel yapı deşifre olduktan sonra, "bile bile" bu yapının içerisindeki insanlarla al gülüm ver gülüm bir ilişki içerisinde olmakta ısrar edenlerin layığını zaten halk verecektir.
Yazımıza buradan itibaren kronolojik sıraya göre bir takım gazete haberlerini paylaşarak devam edeceğiz. Örneklerin fazlalığından dolayı şimdilik MHP-Cemaat ilişkisine dair haberler/iddialar verilecektir. Bir sonraki yazımızda ise inşaallah CHP'nin cemaatle olan bağlantısını ele alacağız. Bu haber/iddialara ilgililerinin cevap hakkı saklıdır. Yorumu ise siz değerli okuyucularımıza aittir.
* "Cemaat ve tarikatlara karşı kendi elemanlarını kısıtlayan, uzak tutan bir anlayışa sahip değiliz. Arkadaşlarımız inanç temelinde bu tür ilişkiler içerisinde bulunabilir. Buna bugüne kadar da hiçbir müdahale olmamıştır ancak MHP'nin genel başkanlık makamı bir tarikatın, bir cemaatin siyasi sesi, odağı haline gelemez. Eğer bir cemaate ya da tarikata bağlı, kendi inanç sistemini yaşayan bir parti mensubumuz, o cemaatin siyasallaşma süreci paralelinde hareket etmeye başlarsa, MHP ile ilişkisi kopmuş demektir."(D.Bahçeli/ Muhtelif gazeteler, 2010)
* Ülkücülerin efsane isimlerinden ATİB Başkanı M. Serdar Çelebi de cemaatin faaliyetlerinin durdurulmasını mantık dışı buluyor. "Hocaefendi'nin yaptıkları, MHP'nin ve biz ülkücülerin yapmak isteyip de yapamadıklarıdır. O, bizim hayallerimizi gerçekleştiriyor." görüşü dile getirilirken, BBP lideri Yalçın Topçu da üzüntüsünü, "Sayın Gülen'in devlete ve millete bağlılığını bütün ülkücüler bilir." sözleriyle dile getiriyor. 12 Eylül döneminde Adana Ülkü Ocakları başkanlığı yapan Şahin Bilgiç ise Bahçeli'den şu sorunun cevabını istiyor: "Gülen, okullardaki İstiklal Marşı'nı mı durdursun?"(CnnTurk / Zaman, 2011)
* "MHP Genel Başkan Adayı Koray Aydın, Zaman Gazetesi'ne verdiği demeçte, 'Zaman'ın bu hale gelmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bundan sonraki dönemde de kendilerine başarılar diliyorum.' dedi. Genel Başkan adaylığını açıkladığı gün "Her başarısızlıkta okyanus ötesini suçluyorsunuz" diyerek cemaat sorularına hep sıcak mesajlar vererek, merhum Başbuğu referans gösterip "Onun cemaatle nasıl diyaloglara girdiğini biliyoruz" diyerek, cemaatin duasını almaktan bahsetmesine ne diyeceğiz? (Ortadoğu Gazetesi, 2012)
*MHP Genel Başkan Yardımcısı Zuhal Topçu, Samanyolu TV'deki röportajında, sınav sorularını çalarak kendi bünyesindeki öğrencilere veren dershanelere de destek çıkarak, "AKP dershaneler ile kimi tehdit ediyor? Dershaneleri kaldırıyorum' demekle dershaneler kaldırılmaz. Öncelikle dershanelere giden yolu kapatmak gerekir. Amaç siyasidir. Hükümet bir yerlerle hesaplaşıyor." dedi.(Muhtelif gazeteler, 2013)
* "Bir kere Cemaat'in okul faaliyetlerine baktığımızda bunlar hayırlı ve yararlı işlerdir. Nokta. Ama Cemaat ya da kendi ifadeleriyle 'Hizmet Hareketi' elini herhangi bir siyasi partinin içine sokmaya kalkıyorsa bu yanlıştır." (Tuğrul Türkeş, 2014)
* Gülen cemaatine yakınlığıyla tanınan Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yasin Türkoğlu törenle MHP'ye katıldı. MHP lehine seçimden çekildiğini anlatan Türkoğlu, seçimde kendisini destekleyecek olanları da MHP'ye oy vermeye çağırdı. MHP Seyhan Belediye Başkan Adayı Abdullah Çalışkan, "Yasin Türkoğlu, hizmetin önemli isimlerinden birisi. Aramıza bire bin katarak geldi. Önemli bir buluşmayı gerçekleştirdik" diye konuştu.(Yurt Gazetesi, 2014)
* 2014 yerel seçimlerinde MHP diğer partilerden büyük oranda emanet oy aldı. Özellikle Gülen Cemaati var gücüyle MHP'yi destekledi. (Batımersin Gazetesi, 2015)
* Fatih Üniversitesi Rektörü'yle karşılıklı görüşmeleri basına düşen Mehmet Haberal'ın oğlu Erkan Haberal, 2015 seçimlerinde MHP'nin Ankara 1. Bölge'den 4. sıra adayı oldu. (Muhtelif gazeteler, 2015)
* "MHP aday listesine baktığımız zaman bu planın izlerini görmek mümkün.
Listelerde ya direkt cemaat adayları ya da cemaatin gönüllü avukatı olmaya soyunmuş adayların seçilebilecek sıralardaki sayısı ilk tespitlere göre yirmiyi bulmakta. Mesela Manisa'da MHP'nin ilk üç adayı arasında ülkücü hareketten gelen tek bir isim yok.
Tam aksine ikinci sıradaki aday, gençliğinden beri "cemaat " mensubu olan biri. (Hakkı Safak/Ses Gazetesi, 2015)
* "Koray Aydın, "Fethullah Gülen'in kasetindeki: 'Menderes'in asılmasını affedemedim ve asılmasının % 50 vebali Türkeş'in boynunda.' sözlerini hiç mi dinlememiştir?" (Yıldıray Çiçek, Ortadoğu Gazetesi, 2012)