Ofiste otururken, Tokat’ın trafiği çökmüş dedi.
Güldüm.
Yazmayayım diyorum ama bu şehirde çökmüş çok şey var.
Her gün sabahleyin, Yazıcıoğlu’ndan, 07:45’de Yusuf’u, Merkezi İmamhatip Lisesine bırakıp sonrasında Cumhuriyet Meydanına ofise gelmek için bir savaşa giriyorum.
Akşam ise aynı terane devam ediyor. Allah aşkına zor olan neydi bizi bu çaresizliğe mahkum ettiniz.
İki tane alt tünel, iki tane köprü yapmak mı zordu.
Bir hafif raylı sistem kurmak mı zordu!
Düşünen, bir şeyler yapmaya çalışan ve sorumlulardan çözüm bekleyen kişiler için aklını kafatasında tutmak zor.
Tokat trafiği tımarhaneye dönmüş.
Hastaneye gidiyorsunuz park sorunu nedeniyle lanet okuyup geliyorsunuz.
Çevre Yolu yapılırken projeyi değiştirip, Kızılıenişin üstüne değilde, Geyrasa indirip, yolların buz olduğu bu günlerde Kızılıenişi, tırları tırmandıran zihniyetin Allah belasını versin! Tırların her gün kaza yapmasından hiç mi rahatsız olmazsınız.
Bir müteahhit arkadaşım haber yap diye söyledi. Köydes, Milli Eğitim, Gençlik Spor gibi tadilat tamirat doğrudan temin olarak iş yapmak, birilerini görmeden imkânsız diyor.
Parekende Mahallesinde Kuran Kursu inşaatından dolayı toprak kayması oldu. 5 ailenin evleri boşaltılıyor. Tek başına yaşayan ihtiyar bir teyzeyi akrabalarının yanına git deniliyor. Diğer aileler içinde durum aynı. Koskoca Tokat’ta bir kişi sorumluluk alıp kara kışta, bu teyze tek başına ne yapar diye düşünmüyor. Devletin imkânını niye Tokatlılara kullandırmıyorsunuz.
Çöktü mü bu şehrin bürokratların insanlığı.
30 yıldır Amasya, Sivas, Çorum bizi üretimde, turizmde, ihracatta katlıyorsa, OSB Mütevelli Heyetinde, Ticaret ve Sanayi Odasının yönetiminde bulunanların, valilerin, sanayi, üretim ile ilgili kim varsa, hepsi bugün ki yaşadığımız enkazı bırakmış.
Amasya, Sivas, Çorum devlet destek ve imkânlarından üst seviyede faydalanırken, biz dibi gördüysek…
Vekillerin, siyasetçilerin bu şehre ait vaat ettikleri ne varsa çökmüş.
30’dan fazla proje yaptırıp, projelerin parasını ödeyip işleri rafa kaldıran atanmışlardan hesap sorulmadığı bir şehir gelişir mi?
Sanayi karşısında devlete ait, ırmağın kenarında ki arsaları eşe dosta satıp, kaçak yapılara göz yumanlar şehrin geleceğinden nasıl söz eder. Olsa olsa kendi geleceklerini anlatırlar.
Kent konseyi Başkanı Selim Çakar ‘Tokat’ın son otuz yıldır hem yerel hem de merkezi yönetimlerde aynı siyasi anlayış tarafından yönetildiğini, ancak bu durumun şehirde gelişim yerine duraklama olduğunu söylemişti.
Tokat’ın caddelerinde sokaklarında “Tokat sevdalısı" görünümlü "çürük kişilikler” Tokat’ın yönetiminde söz sahibi olmaya devam ettikleri sürece; Tokat aynı tasa aynı hamam demeye devam eder.
30 yılda şehir kaybederken, bakan olanlar, belediye başkanları, valiler, vekiller, oda, kooperatif başkanları kat kat kazanırken, hakkımız haram olsun denmez mi!
Bir umuda sarılmak isteyen bir şehirde yaşıyorum.
Bir söze inanmak isteyen bir şehir.
Göçmek değil kalmak isteyen şehir.
Doğduğu topraklarda doymak isteyen şehir.
Ve bunu bize çok görmüşler.
Vesselam