Şu günlerde mübarek Ramazan ayının bereketini hep birlikte yaşıyoruz. Camilerimiz gerek vakit namazlarında ve gerekse teravih ve Cuma namazlarında maşallah dolup taşıyor. Millet olarak dini vecibelerin yerine getirilmesinde ki hassasiyetimiz ötede beri çok şükür devam ediyor. Oruçlu olup orucun gereğini yapmak ve gerektiği gibi tutma noktasında da gayret sarf ettiğimiz ortada görülmektedir. Zira caddelerde ve sokaklarda gezildiğinde orucun varlığı insanlarımızda hissedilip görülüyor. Bu da Ramazanı Ramazan gibi yaşamanın ayrıca şevkini insana veriyor. Geçenlerde cuma namazını Müftü camisi'nde kılma nasip oldu. Cuma namazı cemaatinin şöyle bir dikkat de incelediğimde inan çok büyük mutluluk duydum. Çünkü gördüm ki cemaatin büyük bir kısmı gençlerden oluşmuş.
Genç nesilin bu hassasiyeti geleceğimiz açısından sevindirici bir olaydır. Daha ziyade belli bir yaş gurubunun üzerinde olan insanların camide safları doldurmalarını ötede beri görmekteyiz. Ancak görüntü değişikliğine şahit oluyoruz. Elbette ki namaz ibadet ve dinimizin vecipelerini yerine getirme görevi her Müslüman'ın boyunun borcudur.
Ancak bunun gençler tarafında yapılması da güzelin de güzelidir.
İşte bu noktada gençliğin hassasiyet göstererek dine sarılması ve onun vecibelerini yerine getirmesi geleceğimiz açısından ümit vericidir. Ramazan'ın bir başka coşkusu da iftar sofralarının özenle hazırlanıyor olmasıdır. İftara yakın saatlerde her evde güzel tatlı bir telaş mutlaka yaşanmaktadır. Herkes bir şeyler yapmaya gayreti içerisinde mutfakta. Özellikle bayanlar özene bezene mesai harcar. Ramazan'ın bir başka güzel yanıda hiç şüphesiz akşam sofrada tüm aile bireylerinin buluşturmasıdır. Aile fertleri hep beraber oturup iftara yapması bir başka güzellik kadar hayatımıza. Bunun ne demek olduğunu ancak ailede uzak kaldığımızda anlarız ve özlemini ta yürekten hissederiz. Öyleyse Ramazan ayının kıymetini ve değerini bilmekte geri durmayalım. Bu özel zamanların gereği gibi değerlendirmesini bilelim ve hakkını bu doğrultuda özel olarak verelim.
Bizden söylemesi
