Milletimizin kafası karışık.

Ne yapacağını nereye çatacağını bilmiyor.

Çok sinirliyiz.

Hiç zamanımız yok, sürekli aceleciyiz.

Tebessüm etmeye dahi zamanımız yok.

Mutlu değiliz, sorunluyuz!

Halden anlamayı da bırakmışız.

Çoğu bu durumu ekonomik sebeplere bağlasa da öyle olduğunu düşünmüyorum.

Dar geçinenlerin Allah yardımcısı olsun, ekonominin peşinden yetişilmiyor.

Bir saniye deyip dörtlüleri yakıyorum, 10 saniye beklemeden dubaların üstünden geçen sürücülere bakınca bu durumu yazayım dedim.

Sabırsızlığımız bencilliğimizden olabilir mi?

Tüm yollar açılsın, bankada orada burada kuyruk olmasın.

Hatta pide kuyruğuna dahi girmeyelim, pideci gelsin evimize teslim etsin.

Hiç yürümeyelim, gittiğimiz yerde otopark olsun, arabayı kapının önüne park edelim.

Sınırsız bir para olsun, istediğimiz gibi harcayalım.

Ayağımızı yorgana göre uzatmayalım, samanı saklamayalım vs…
Harcamalarımızın, gösterişimizin, şaşalı hayatımızın esiri olalım.

Bir durun Allah aşkına!

Bir başımızı kaldırsak bizim haricimizde insanlar da var, tanıdıklarımız…

Bir selam dahi vermediklerimiz.

Bu hızınıza yetişmek zor arkadaş.

Ya da bu kadar hızlı olmanıza, 10 saniye dahi beklememenize değecek ne var?

Ramazan ayında sükûnet iyi geliyor, diğer zamanlarda da sadelik ve sükûnet sağlıklıdır.

Mutlu değiliz, sorunluyuz dedim ya, yakışmıyor bu durum bize.

İçimizde ki iyiliği Ramazan’da oruçlu iken çıkartmazsak, ne zaman iyilik yapacağız, hoş görülü olacağız ki!

Mezarlıklar kendini vazgeçilmez sananlarla dolu değil mi?

İşler yetişir, yol alınır, bir dinleyelim mi kendimizi!

Neden mutsuzuz ve mutlu olmak için kendimiz bir şey yapabiliriyiz.

Çok bağıran, sinirli birisine, selam veriyorum, konuşuyoruz gayet güzel insanlarız.

Kendimize yakışanı yapalım. İyilik herkese yakışır.

Vesselam