Ey ahali duyduk duymadık diye başlayan bir çağrı yapsak.
Duyduk duymadık demeyin, gençliğin, geleceğin önünde ki en büyük engel makama oturup oradan bir daha kalkmayanlardır derim.
Ve davulun tokmağını bu makamdan inmeyenlerin kafasına vururdum.
Kamu Kurumu, Sivil Toplum, Oda, Kooperatif, Siyasette makamı, başkanlığı artık babasının malı olarak görenlerden çekmedik desem.
Çok oturdu diyoruz eskisini kaldırıyoruz, yenisi ondan beter çıkıyor.
Makam hastalığı aldı başını gidiyor.
Neyse konuma geleyim.
Gençler çalışıyor, çalışıyor, sonra yaş otuzu geçiyor yine çalışıyor ama makam sahipleri hep aynı.
Genç artık adam olmuş kendisine hedef koyamıyor.
Bakıyor ki sadece merdiven olmuş, kullanılmış.
Küsüyor, bırakıyor.
Makamları işgal edenlerin, yaşadığı sürece orada kalacağını artık biliyor.
Gençlik gelecektir. Gençlerini en iyi biçimde yetiştiren, onlara değer veren, yarınlara hazırlayan milletler geleceğe güvenle bakabilirler.
Gençlere önem vermeyen bir toplum olmadık mı?
Z kuşağı deyip kaçıyoruz sorumluluktan.
Gençliğin sosyal, fiziksel, zihinsel ve manevi gelişimlerini önemseyen toplumlar geleceğe umutla bakar.
Gençlik varsa umut vardır bu arada.
Gençliğin enerjini her alana yaymalıyız ki, geleceği aydınlık bir Türkiye’den bahsedebilelim.
Her yıl devlet erkanı Atatürk’ün ‘Biz her şeyi gençliğe bırakacağız… Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir’ sözünü söylerde, gereğini yapan pek nadir kurum ve kuruluşlar var.
Samimi olalım gençliğe yatırım yapmadık, sorumluluktan kaçtık şimdilerde pişmanız.
Haberlerde izlediğiniz, sokaklarda karşılaştığınız sorunlu gençlerde bizim.
Hayata dokunan, gençliği önemseyen, onlara gelecek kuran bir toplum olmadan yarınlarımızın tehlikede olduğunu söyleyeyim.
Makamlarında oturan arkadaşlar gençlik sizden iş, aş, gelecek bekliyor.
Haberiniz yoksa söyledim oldu.
Vesselam
Hüseyin Kömür