Memleket sırtını hep sıvasız kerpiç evlere yasladı!
Bu memleketi yine kerpiç evde, ahşap evde, sıvasız evlerde yaşayanların, doğanların evlatları ayakta tutuyor.
Vatan sevgisi, fedakarlık, cefakarlık, merhamet yine onlarda.
Bu memleketin akan kanı, gözyaşı onlar.
Anadolu insanı yiğit evlatlarımız.
Sade, hüzünlü, kanaatkar, fakir hayatları var.
Azla yetinen, çoğa şükredenler.
Gözleri ya asker ya gurbet yolunda; ya evladı ya torununda.
Urbaları yamalı, evleri sıvasız, taş duvarlı.
Giriş katı ya ahır ya samanlık,
lambaları yatsıdan sonra yanmaz,
evleri ya iki ya üç odalı.
Ya dededen, ya ebeden miras evler...
Ya seferberlik ya istiklal savaşından kalma.
Bir asır geçmişte...
Ferahlıktan düşmemiş sofralarına; bir damla.
Ahırında iki inek üçbeş koyun,
kümesinde beş on tavuk,
bir merkeple üçbeş katar odun.
Fakirlik ağır, yolu hem yokuş hem de uzun.
Yolları ya karlı ya çamurlu,
geceleri karanlık, gündüzleri puslu, gözleri gece karası, ayakları nasırlı.
Eller çatlamış, yüreklerinde hiç durmamış sızı!
Bostanında biraz fasulye biraz soğan.
Dağ köylüsü bu, kıraç toprağın altı buğday üstü orman.
Dedesi Çanakkale'de şehit düşmüş, torunu Hakurk'ta..
Bir görsen havayı, hem puslu hem duman!
İşte böyle memleketin sırtını yasladığı Anadolu İnsanı!
Evet beyler evet!
Bu memleket hiçbir zaman yalılarda, gökdelenlerde yaşayanlara, evlatlarına sırtını yaslayamadı!
Yaslayamazdı da!
Bunlar dindarımda dese dinsizimde dese yurtseverimde dese farketmez!
Bu memleket yıkılacak duvarlara sırtını yaslamaz!
Bu memleket dünde, bugünde, yarında sırtını güvendiği taş duvar, sıvasız, kerpiç evlere yaslayacak!
İnsanda, vatanda güvenmediğine ne sırtını döner ne de yaslar!
Bir Yasin, üç ihlas!
Şehitlerimizin ruhuna El-Fatiha!
Kardeşlerimizin, Mekanları cennet olsun...
Allah onları korusun, Vatan Sağolsun.
Hüseyin Kömür
Amin.