İnşaat değil medeniyet inşa etmeli!

İstanbul’umuza geçmiş olsun.

Yine GSM operatörleri sınıfta kaldı.

Devletimiz var olsun.

Deprem olunca konuşmuyoruz artık.

Ülkemiz, gözbebeğimiz İstanbul ve şehrimiz Tokat deprem kuşağında.

Hep söylerim şehirlerin geleceği, para için işleri çürük yapan müteahhitler ve onlardan rant elde eden siyasetçilere bırakılmamalı.

İşbirliği içerisinde mimari, estetik şehirleri kurmak zorundayız.

Medeniyet inşa ettiğiniz zaman insanıda inşa etmiş oluyorsunuz.

Çer çöp binalarda yaşayan insanların estetik düşünmesini beklemeyin.

Görsel açıdan estetiği olmayan, malzemeden çalınan inşaatlar deprem olduğu zamanlarda tokat gibi yüzümüze çarpıyor adeta.

Geçmişin o kalitesinden eser yok maalesef şimdilerde. Yani teknoloji ve imkânlar ne kadar ilerlerse ilerlesin harcımızda bir şeyler eksik.

Keza söğüt ağaçlarını söküp çam ağaçlarını diken zihniyet başında dönerek uçan serçe kuşlarına hasret kalacak.

Kendi medeniyetinden her şeyi yok eden bir modernleşme maalesef bu gün çarpık şehirleşmede yaşamaya bizi zorluyor.

Şehirleri insanın içsel güdülerinden ve doğal yaşamdan uzak kurduğumuzda, hayvan cinsleri yok oluyor, tasavvurumuz yok oluyor, ufka bakışımız tefekkürümüz dahi yok oluyor.

Bina, mimari, şehirleşme deyip geçmeyin çok çok önemli bir konu. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en güzel miraslardan biri de estetik, yaşayan yaşatan şehirler bırakmak.

Şehir planlama, kentsel dönüşüm gibi konularda çalışmalar yapıldığında bu çalışmalarda “medeniyet tasavvurcuları”da olmalı.

Onların görüşlerine de başvurulmalı.

Her zaman daha ileriye gitmek daha iyisini yapmak demek değildir, bazen geriye dönmek ufkumuzu açabilir.

Behzat’ta Saat Kulesine bakanlar, asırlardır hem zamanın önemini, hem ecdadın ne kadar sarsılmaz işler yaptığını bir kez daha gözlemlemiş oluyor.

İstanbul üzerinden taht kavgası yapanlar, bugünlerin hesabını yapmadılar.

Gündelik siyasetin polemikleriyle, ikbal ve rant elde edenleri bir tarafa bırakarak, depreme hazırlık, kentsel dönüşüm direk devletimizin eli ile yapılmalı.

TOKİ artık sahaya inmeli, yerel yönetimlere aktarılan paralardan kesinti yapılarak milletin kaderi siyasi zübüklerin elinden alınmalı.

Çok konuşanların sesi kesilip, milletin, devletin lehine ne olacaksa yapılmalı.

Dikdatörlükmü adı neyse, işin ucunda can güvenliği olan her konuda merkezi karar alınıp uygulanmalı.

Azalan zamanı iyi kullanmalıyız, değişen mevzuata göre, yapı stoku güçlü şehirlere dönüştürmeliyiz.

Medeniyet inşası için geç kalmadık.

Halen iyi bir tarafımız.

Geçmiş olsun Ülkeme.

Devletimizin tüm kurumları görevinin başında.

Allah devletimize zeval vermesin

Not: Tokat’ta yeni uygulamaya konulan imar düzenlemeleri hakkında yazımı hazırlıyorum.

Vesselam