Herkesin parası faizde dedi.

Araba alma paranı faize yatır dedi.

Yüksek faizle bugün alacağın arabanın daha lüksünü bir yıl sonra alırsın.

Kimi katılım bankasında kimi normal bankada.

En büyük kazanç faiz şu an, parası olan ondandır ki kimse araba, konut yatırımı yapmak istemiyor.

Dijital para yatırımı olan bir arkadaşım tane tane şöyle anlatmıştı bana.


Şöyle düşün; Amerika’da her Amerikalının banka hesaplarında nakit  1.000’ er dolar parası olmuş olsun.

 333 milyonluk Amerika için,  bu yaklaşık 333 milyar dolar demektir.

  Bankalar gelir elde etmek için bu parayı herhangi bir yatırım enstrümanına aktarmış olsun ve bu miktar kadar parada sadece hesap başı bir dolar zarar etmiş olsun,  bu yaklaşık 333 milyon dolar zarar demektir. 
Ve yine  herhangi bir küresel finansal pandemide ekonominin kötü gideceğine dair veya bankalardaki nakitlere el konulacağına yönelik bir dezonformatik haber akışı sağlandığında herkes bu bankaların yolunu tutup bankadaki parasını isteyecektir. 

Yine aynı şekilde zaten halihazırda duran böyle bir paradan para kazanamadıklarını, oysa bitcoin /faiz/borsa/gram altın gibi bir şeye yatırmış olsalardı en azından 1000 doları 1100 dolar olacağına inandırılmış olsunlar halk yine bu paraları çekececekti.

 Bankaların bitcoin yatırımlarına veya gram altın döviz gibi şeyleri bizden alabilirsiniz diye rıza göstermelerinin bir sebebide budur.

 Bu kadar para çoktan buharlaşmış ve zamanında yapılan kötü yatırımların veya verilen borçların geri dönmemesine mukabil bankalar zaten topluca bu parayı ödeyemeyecekleri için bir şekilde uyum göstermek zorunda kalmışlardır. Normalde veremeyeceklerinden ötürü paraları nakit bir meta olmaktan daha çok “sanal bir değer” olarak addedilmesi sürecine tanık oluyoruz şimdilerde.

 Aslında bankaya para yatırırken sadece “sanal bir değer” atanıyor. Bu durumu bankaların “gram altın” hesapları daha iyi özetliyor. Siz gram altınlarınızı bozdurmak istediğinizde banka size altın vermiyor, çünkü öyle bir altın yok. Sizin yerinize temin edilmiş bir altında bulunmuyor. Sadece “hayali bir değer atanıyor”. 

Şimdi bunu iyi anladığımızda size bankaların neden “nakitten çıkmamanız” gerektiğine yönelik türlü stratejilerini de anlamış olursunuz. Ancak bunu –kendileri açısından- hiçbir yatırım enstrümanı için sürdürülebilir yapmamaları gerekiyor.


Önce faizin ne kadar gelir getirdiğine inandırmaları peşinden borsada yapacakları çeşitli alımlarla ralli-ralli yaptırıp sonra satarak paraları buharlaştırmaları ve yine borsayıda güvensiz kılıp altına yönelmeleri gibi bir dizi operasyonla sizin yatırdığınız 1000 doları 500 dolar olarak ödeyerek aslında “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” olarak sergileyecekleri aşikardır. 

Tabi bu bir çok kişi için win-win olan bir durumdur. 

Düz hesap bu.

Kurulan sistem cebinizdeki paraları, kazançlarınızı hatta gelecek yatırım planlarınızı kendisine istiyor.

Peki Ne Yapmalı?
Paradan para kazanılmaz. Kişiler paradan para kazanmış olabilir bu tarz birkaç küçük öykücüğe denk gelebilirsiniz ama bu geniş kitleler için sürdürülebilir bir yaklaşım değildir. 
Üretim ülkesi haline gelmeliyiz. Bunun içinde “yükte az, pahada çok” şeyler üretmeliyiz. 

Örneğin bugün bir yazılım cd’si belki yükte birkaç gram olmasına rağmen binlerce dolar gelir getirerek bir tırlık satıştan daha yüksek gelir elde edebiliyor.

 Ülke olarak özellikle “soyut üretimlere” yönelmeliyiz.

Ben Tokatta yaşayan bir gazeteci olarak bu analizleri yapıyorsam ve sonucu görüyorsam,  ekonomi yetkililerin önünde  çok daha veri ve analizler var.

Devletimiz bu gidişatı izlememeli.

Faiz sebep enflasyon sonuçsa birbirimizi kandırmayalım.

Faiz yüksekse enflasyonda yüksek çıkar.

Vesselam.