İnsanoğlu olarak var olduğumuz günden itibaren yaşadığımız olumlu olumsuz, iyi kötü, zor ve kolay olaylar sonucu hafızamızda bazı şekillenmeler olur ve bunları unutmayız.

İşte bu şekillenmeler sonucu bireyin kendi bilinci, bireylerin toplamından da toplum bilinci oluşur. Biz bunu bazen trafik bilinci, tüketici bilinci, toplum bilinci, futbol bilinci ya da kültürü gibi isimlerle anarız. Bunların içerisinde bir de vergi bilinci diye bir bilinçte mevcuttur. Bu bilinçlerin sonucu olarak toplumsal davranışlar sergilenir. Mesela trafik bilinci bizim trafikte kurallara sadakatimizi ve can ve mal güvenliğimizin garanti altına alınmasına vesile olur.

Peki vergi bilinci nedir? Bu bilinç gerekli midir? Ya da ne kadar gereklidir? Bunu da hiç düşündük mü? Bu bilincin oluşması takibi ve uygulanması nasıl olmalıdır? Hiç şüphesiz vergi bilinci ile ilgili kurumlar üzerinde çalışıyorlar ve tabi ki takibini de yapıyorlardır. Burada vurgulamak istediğim vergi bilincinden de haberimizin olması ve bunun gerekliliğine toplum olarak inanmamızdır. Gelişmiş ülkelerde yaygın bir görüş var “Adam vursan kaçarsın vergi kaçırırsan kaçamazsın” dır. Toplum bunu bu kadar içine sindirmiş ve vergi bilinci kök salmıştır. Bunun sonucu da refahlarının sefasını sürüyorlar.

Bu vergi bilinci ta ilkokul çağından itibaren ilgi alanımıza girmeli ve bunun gerekliliği, önemi de korunmalıdır. Vergi bilinci tıpkı toplumun ortak paydası olan diğer bilinçler kadar şüphesiz önemlidir. Sağlıklı ve adil bir vergi verme/alma işlemi sonucu oluşacak olumlu havada tüm fertlerin yararlanacağı aşikardır. Her şeyi devletten beklemek çağımızın gerçekleri ile bence örtüşmüyor. Her kurumun her işletmenin başına ister hizmet olsun ister üretici ister imalatçı olsun bir maliyecinin konulması elbette beklenemez. Nasıl ki insanın kendi vicdanı kendi polisidir. O zaman İşte bu vicdanımız vergi bilinci ile hareket ederse sorun kendiliğinden hallolur.

Ülkemizdeki vergi sistemi beyan esası üzerine oturtulmuştur. Sen doğru beyan et ve öde. Vatandaşına güvenen ve doğru beyan edeceğini uman ve bekleyen bir sistem hala geçerlidir.

Peki bizde bu durumda ne beklenir? Elbetteki doğru beyan etmek. Beyanın doğru olabilmesi için de belgenin alınıp verilmiş olması, fişlerin kesilmiş verilmiş olması gerekir yoksa doğru beyan nasıl olacaktır. Bir işletmenin katma değer vergisi içinde belirlenen bir satışı için belge vermemesi durumunda aldığı katma değer vergisinde kimlerinin hakkının olduğunu varın siz düşünün bu işletmenin beyanı ne kadar doğru olur.

Birde zaman zaman rastlıyoruz belge istenildiğinde vermemek için sergilenen tavırlar ve bahanelere ne demeli. Yasa gereği vergisi içinde bir malın belge vermek için ilave vergi talebi mi dersiniz, cihazın arızalı olduğu bahanesi mi dersiniz hatta kağıt bitti gibi komik gerekçeleri mi dersiniz, bu gibi gerekçelere bir çoğumuzun muhatap olduğumuz olmuştur. Tabi ki belge düzenine riayet ederek vergi bilinci ile hareket edenleri de unutmamak lazım onların burada tebrik ediyoruz.

İşte bütün bunlar henüz ülkemizde yeterli bir vergi bilincinin tam olarak oturmadığını göstergesidir. Hep beraber tüm olumlu bilinçler gibi vergi bilincini de zihnimizde oluşturup uygulamada gösterelim. Kayıt dışı ekonomiye meydan vermeden ülkemize sahip çıkalım.

İnanın göreceksiniz hep beraber kazanacağız.