Allah sonumuzu hayır kılar inşallah son birkaç yıldır felaketler ve tabi afetler ile savaş gibi insanoğlunun yaşam kalitesini düşüren ve sıkıntıya sokan bir çok olaylara şahit oluyoruz.
Birde geçirdiğimiz günlerde bir çok yuvası yıkılan çocukla öksüz bırakan eşlei dul bırakan covit belasını da yaşadık. Son zamanlarda özellikle Mart ayında havanın gayet iyi gitmesi ve şubat ayının soğuk geçmesi sonucu meyve ağaçlarının verim ve kalite artırımına yönelik uygun bir mevsim yaşamaya başladık. Ne yazık ki Nisan ayında ki soğuklar ve ayın sonuna doğru yaptığı don felaketi sonucu bir çok meyveleri yaktı mübarek.
Bunların başında kayısı, erik,şeftali hatta dut ve badem gelmektedir. Kayısı özellikle ihracat ürünü olarak ülkemize çok önemli bir döviz girdisi sağlamakta üretimin büyük bir bölümü yüzde 90 gibi işlenerek yurt dışına ihraç edilmektedir. Kayısının son zamanlarda iç piyasada yaş ve gün kurusu şeklinde tüketimi artmış ve millet olarak bu çok değerli besin kaynağının faydalarını daha elin gavuru kadar ne yazık ki hala anlayamamışız. Kayısı çok zahmetli bir zirai ürün olup bademden hemen sonra çiçek açan yaprağı sonradan oluşan narin ve birçok doğa olaylarının şiddet ve etkisine maruz kalan tabiri caizse birçok badireler atlatarak meydana gelmektedir.
Zaten kayısının ana memleketi olan Malatya’da da adı halk arasında “mişmiş”dir. Oralarda bu adla anılır. Peki neden mişmiş demişler çünkü çiçeğinden don vurmayacakmış,güneş yakmayacakmış, çağlayı dolu vurmayacakmış gibi şu olmayacakmış bu olmayacakmışlardan sonra mişmiş yani uzak ihtimal sözcüğü çıkmış ortaya bununla adlandırılmış zavallı üretici Malatyalılar ne yapsınlar.
Bu yılda Kayısı Malatya’nın büyük bir bölümünde tamamen çiçekten hemen sonra çağla döneminde don neticesi yanmış ve üretici bu yılda mağduriyet yaşayacaktır. Şimdi burada kayısının meyvesi yok diye yabana bırakılmıyor ağaçlar yine sulaması gübrelemesi ve ilaçlarının bir kısmının yapılması da gerekiyor. Geliri olmamasına rağmen gideri devam ediyor.Çünkü hayat devam ediyor önümüzdeki yıllarda da bu ağaçlar lazım olacak.
Sadece kayısı üreticileri bu olumsuzluklarda etkilenmedi tabi ki diğer üreticilerde hiç şüphesiz etkilendi, kiraz, şeftali, erik ve ceviz üreticileri,de rekoltenin düşüklüğünde yakınıyor. Belkide masraflarını karşılayacak bir üretim ne yazık ki bu yıl yapamayacaklar. Bir çoğu bu yılın mahsulüne bırakılan işlerini hayallerini gerçekleştiremeyecekler. Köylümüz çiftçimiz açısında zor bir yıl olsa da bu noktada üreticimizin çözüm olarak tek mahsule bağımlık yerine mahsul ve meyveleri çeşitlendirme cihetine giderek bu tür iklimsel sıkıntılara çözüm aranabilir diye düşünüyorum.
Bu olumsuzlukları yaşamamak için üreticilerin de zirai sigorta yaptırmaları ve bu şekilde emeklerini korumaları gerekir. Bunun böyle olması durumunda hem ağaçların bakımında aksama olmaz bu da gelecek yıl üretime olumlu katkı sunup hem de üreticinin ekonomik sorununa çözüm olur. İnşallah bu doğrultuda davranılmıştır. Ne diyelim bizden söylemesi.