İnsanoğlu olarak yeryüzünde Mevla’nın bahşettiği nice nice nimet ve lütuflara layık görülmüş ve tam bu ihtiyaçlarımıza yönelik yeryüzü adeta donatılmıştır.
İhtiyaçlarını karşılama oranımız bizim ayrıca refah mutluluğumuzun da bariz göstergesi sayılmaktadır. İhtiyaçlarımızın temininde Mevla olabildiğince cömert davranmıştır. Bizi yaratanın bizim sorunlarımızı bilmesi ve o yönde yeryüzünü doldurması da en doğal bir harekettir.
Temel ihtiyaçlarımızın teminindeki çabamız ve neticesinde bunlara ulaşmamız bunları yeryüzünde var olmasından sonraki safhası içindir. Yok olan bir gıda emtia veya başka bir şeyin elbetteki varlığından da onun temininden de söz edilemez. Önce var olacak sonra da temin için gayret ve emek gerekecek işte çabamız da burada başlıyor. Tıpkı içme suyunun musluğumuzda akması için ödediğimiz para aslında suyun bedeli değilde o suyun kaynağından evimizin musluğuna kadar geçen evredeki maliyetin bedelidir.
Mevla’nın bizlere layık gördüğü nimetler, imkanlar var birde Lütuflar var şüphesiz hepsi de lütuf sayılsa da özellikle bazıları gerçekten lütuftur. Buna en güzel örnek kaplıcalar yani yerin altında kaynar sular ve içerisinde insanoğlunun çeşitli derdine sıkıntılarına çare olabilecek minarallerle doldurulmuş bazı yerlerde bu 70 dereceye kadar çıkan sıcak .....
Bitmek tükenmek bilmeden yeryüzüne fışkırıyor, öyle bir yerde de değil dünyanın muhtelif yerlerine adeta serpiştirilmiş gibi. Hatta bunu yerin altından da çıkarılmaya gerek kalmadan pınar gibi kaynatarak kendisi çıkarmış. Canlıların kullanımına sunmuş kutuplarda kar maymunlarının sıcak su havuzunda keyifle banyo yaptıklarını belgeselden seyrederken Mevlam sen büyüksün senin kuvvet ve kudretine sual olmaz dememek mümkün değil.
Dertlerimize derman niteliğinde yaratığı bu kaplıcalara benzer daha nice lütuflar yok değil, çamur banyoları,astım mağaraları,mağaralar gibi ekstra niteliğindeki lütuflar mevcuttur. Ve yer yüze serpiştirilmiştir. Tıpkı toprağın üstünü yeşil ve su ile donatırken, yarattığı çölün altına da petrolü koyduğu gibi. Soğunun en şiddetli hissedildiği yerin altına da doğal gazı koyup adeta ödeş dik der gibi,dağları yeryüzüne denge merkezi yapıp ayrıca su sarnıcı kıldığı gibi.
Bizi insanoğluna bu kadar nimet ve lütuf karşısında kendimizi şanslı saymalıyız bu nimetlerden yararlanırken de defalarca tefekkür edip şükürde, şükranda biran geri durmamalıyız. İhtiyacımız olan soğuğu ve sıcağı yaratıp,toprağın altına yaratığı elementleri bizlerin kullanımına sunan yegane gücü asla ve asla unutmamalıyız. Bu kaynakları kullanırken de tasarruf ve bilinçli olmak hepimizin boynunun borcu olmalıdır. Zira bizden sonra gelecek nesillerinde bunlar üzerinde en az bizler kadar haklarının olduğunu da asla unutmamalıyız.