Şöyle düşününce insanoğlunun değeri ve varlığıyla ilgili inanın insanın aklı duruyor gibi geliyor. Yaratılışımız ve taşıdığımız hikmetler bakımındaki zenginliğimiz sırlar ile dolu olurken müthiş bir hazine kadar da zenginlik taşıyor.
Mükemmel bir heykel yapımı için ünlü bir heykeltıraş bile yıllarca çalışması gerekiyor. Tüm bu çalışmaların neticesinde insan figürü olarak yapılan insana benzer heykelinin insanoğluna ne kadar çok benzerse beğenisi de elbette o denli oluyor. Heykel bitirip de açıldığında açılışı yapıldığında beğeni gerçeğiyle ölçü yapılıyor ve gerekli takdir ve eleştiri bu oranda alıyor.
Bütün bu çabalar sadece insana benzeyen yani cansız bir yapıyı ortaya çıkarmaya yapılıyor. Ancak yapılan bu heykelin cansız olduğu konuşmadığı tepki vermediği ve duygularının olmadığını ve unutmamak lazım. Kısaca insanın sahtesinden de öteye de geçmeyen bir çalışma ürünü olduğu unutulmamalıdır.
Peki sahtesine bile bu kadar değer verilirken gerçeğini ne denir. Bu aslı alkışı hak etmiyor mu ?Elbette hak ediyor. Hiç düşündük mü bunu ya da bu pencerede hiç baktınız mı bakmadık ise buyurun bakalım.
Üretilen üstelik öyle heykeltıraşın yaptığı gibi bir adet değil, günde yarım milyona neredeyse varan miktarda, süre yine öyle yıllarca süren bir zaman diliminde de değil 9 ay gibi kısa bir sürede müçizevi sürede inşa ediliyor.
Ayrıca her inşa edilen bu şahaser yapının her biri için özel olarak parmak izi DNA ve göz retinası veriliyor. Bu yapı kan damarlarıyla döşeniyor ve hepsi de kendine özel olarak tabi, hepsine ayrı ayrı yüz veriliyor. Bu muhteşem yaratığa duygular veriyor bunun neticesi bu yaratık şiirler, kitaplar yazıyor, sanat yapıyor üretiyor, tüketiyor, seviyor, seviliyor, aşık oluyor seviniyor, üzülüyor, üzüyor, ağlıyor, kederli oluyor, sevinçli oluyor yani kısaca, muhteşem bir sanatın eseri olarak dünyaya teşrif ediyor, yaşıyor ve geldiği gibi de gidiyor.
Şimdi bu muhteşem yaratığı yaratanın önünde saygıyla eğilmek ve o muhteşem gücün varlığını kabul etmek ve şükretmek insanoğlu olarak bizlerin en önde gelen görevleri değil de nedir?
Sonsuzluğun sahibi eşsiz sanatkar ve yaratıcının varlığının delili olan biz insanoğlu nasıl eşsiz bir sanatın ürünü olarak inkar edilemez bir delil ve varlık olarak gören ve anlayan gözler ve akıllar önünde delil olarak duruyoruz. Tabi anlayana anlamayan ise vakti saati geldi mi zaten anlayacak da iş işten geçecektir.
Yaratılış gayesinin bilincinde olarak sahip olduğumuz ve bizlere ihsan edilen değerlerin farkında olarak , kul olma ve kul olmanın gereğini yerine getirme mutluluğu ile yaşamayı hepimize Mevla nasip etsin.