İnsanoğlu yaratılışında itibaren öğrenmeye ihtiyaç duymuştur.Çünkü bu yaşamını idame ettirebilmesi için olmazsa olmazıdır. Öğrenme ile kazandığı kabiliyeti sahada tatbik ederek başarılar elde etmiş ve böylece yaşamını garanti altına almıştır. Hayvanlar durum tamamen farklıdır. Onlar doğası itibari ile yaratılışlarında ihtiyaç duyacakları donanımlar yüklenmiştir. İnsanoğlu için bu tamamen farklı yaratılmış, akıl verilerek bunu geliştirme şansı ve kullanma becerisi kendisine bırakılmıştır.

İşte bu noktada insanoğlu eğitim ve öğretime ihtiyaç duymuş ve halen de duymaya devam etmektedir. Peki eğitim ve öğretim nedir diye bakıldığında akademisyenler şöyle tarif etmektedirler.

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesidir

Öğretim ise sınıfta veya herhangi bir kurumda teorik bilgi edinmeyle ilgilidir.

Eğitim ve Öğretim Arasındaki Fark Nedir?

1- Öğretim, okulla sınırlıdır. Eğitim ise meslek yaşamında devam eder.

2- Öğretimde bilgi edinmek, eğitimde ise bilgileri doğru yorumlamak ve uygulamak önemlidir.

3- Öğretim, akademik bir yapıdadır ve bilimseldir. Eğitim ise toplumsaldır ve temelinde ahlak yer alır.

4- Eğitim, kişinin hayatı boyunca devam eder. Öğretim ise müfredatla sınırlıdır.

5- Eğitim daha genel bir kavram olduğu için öğretim onun bir alt dalıdır.

6- Eğitim ailede başlar, okulda devam eder. Öğretim okulda ve çeşitli eğitim kurumlarında başlar. şeklinde açıklanmıştır.

Görüldüğü gibi eğitim hayat boyunca devam eden bir olgu olarak önümüze çıkmaktadır. Öğretim gibi müfredatı ile sınırlı değildir.Bu noktada toplumda belli bir öğretim görmediği halde yaşamın şartları ve gözlemleri sonucu bir çok öğretim görmüş başka bir ifade ile mürekkep yalamış insanlardan daha basiretli insanların bulunduğuna çok defa şahit olmuşturuz.

İşte böyle karşılaştığım Dabakhane cami cemaatinde soyatlarını bilmediğim Yunus ve Hasan isimli arkadaşlar ile ayak üstü yaptığımız sohbetlerde ki samimiyet ve sağ duygularına hayran kalmamak inanın elden değil. Vatan sevgileri ile devlet aşkları tam bir Anadolu insanını yansıması.Çocuğunun üzerini karda kışta kazağını ile örtmeyip kağnıdaki cephanenin üzerini ıslanmasın diye örten Anadolu kadını Şerife bacının çocukları. Bakış açıları ve güncel ve geçmişteki olayları değerlendirme kabiliyetlerindeki özü ve sammiyetlerine hayran kalırsınız. Dinleyince onları saflığında, İslamın Türklüğü ile yoğrularak şekillenerek mükemmeliyetleşmine şahit olursunuz. İşte bu ruhta üç kıta yedi denize hükmetmenin cihan imparatorluğunun kuruluş şifrelerini görürsünüz.

Dolayısıyla dersiniz sadece öğretimi ile olsaydı bunlar olmazdı. Demek ki ne kadar öğretim verirseniz verin, eğitimde yoksa ki bu eğitim aileden başlayarak içine öğretim sürecinde katıp gelenek,görenek toplumsal ahlak ve dini vecibeler ile taçlandırma ile ancak anlam kazanır. Yoksa yıllarca öğretim görmüş devletine milletine düşman olan bir insan modeli karşımıza çıkar. (Çıkmıştır da yıllarca devletimiz bunlarla mücadele etmiyor mu? Ne yazık ki ediyor )

Ayrıca bu modeldeki insanlarımız Hasan ve Yunus gibi saf Anadolu evlatlarını hor görür, ötekileştirmeye çalışır.

Lakin varsın görsün bu yiğitlerin hoş görü ve kazanımları onları da bünyelerinde eritip yok etmeye yeter de artar bile. Zira bizde Yunus'lar Hasan'lar, Mehmet'ler, Bekir'ler, Osman'lar Yavuz'lar bitmez. Bayrak inmez, Vatan bölünmez, Ezanlar susmaz

Bizden söylemesi.