İnsanoğlu gerçekten ilginç bir varlık. Normal hayatında efendi, çalışkan ve bir davaya inanmış dediğimiz insanlar; zaman içinde aldıkları irtifa ve kazandıkları siyasi gücü maalesef hazmedemeyebiliyor.

Elde ettiği bu siyasi ya da ekonomik güç, maalesef bazı insanlar için taşınamaz bir yük oluyor.

Toplumun dini ve etik kuralları ile asla bağdaşmayan hallerin tam da içinde buluyorlar kendilerini.

Selenin altındaki bir yığın cücük toplumun önüne çıkıyor. Vay be (!) diyoruz. Üzülerek ve hayretle izliyoruz. Gazete ve diğer yayın organlarında; yaşanan rezaleti günlerce ve utanarak okuyoruz/ izliyoruz. İnsanlara tezgah kuranlar, tuzağa düşürenler zaten suçlu da, kapıyı ve pencereyi açık bırakanın hiç mi suçu yok?

Geldiği konumun verdiği gücü idrak edemeyenler, kendini kontrol etmek yerine; nefsani duyguların hazzı ile rezil oluyor, siyasi hayatını bitiriyor.

Geçmişte uzaktan tanısak bile, bu insanların bu tür etik olmayan olayların ortasında eriyip gitmelerine üzülüyoruz.

Şöhret afettir…

İnsan nefsi çok tanınmayı ve şöhret olmayı seviyor. Tabi ki bunun getirdiği tehlike ve tehditlerden bihaber olanlar, her türlü komploya da açık oluyorlar. Millete hizmet üretmek adına gelinen noktayı unutup, kaçak et kesmeyi hedef haline getirenler milletin gözünde un ufak oluyor.

Dikkat etmek gerekir. İnsan elbette yanlış yapar ancak, büyük yanlışlar yapmamaya azami dikkat etmek ve tedbiri elden bırakmamak lazım.