Bütün dünyayı esir alan Koronavirüs insanları tanır iken , bilim dünyası da bu lanet virüsü tanıdı. Henüz tam bir tedavi metodu gelişmemiş olsa bile , aşılar ile başlayacak olan insanlığın ilk taarruzu inşallah bu virüsün kökünü kurutur.

2019 yılı sonlarında başlayan salgın , maalesef 2020 yılına da damgasını vurdu. İkinci pik ile tüm dünyada en büyük zararı özellikle son 2-3 ay içinde verdi. Birçok insan hayatını kaybetti. Eğitim ,sosyal ve ekonomik hayat başta olmak üzere her alanda virüsün derin etkileri dünyamızı ablukası altına aldı.

Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü tarih 11 Mart oldu. Devletimizin aldığı tedbirler ile biz , Avrupa’dan yaklaşık iki ay sonra Covid-19 ile yüz yüze geldik. Salgının Çin’de daha ilk başladığı dönem de devletimiz , sağlık alt yapısı , sağlık insan gücü , tıbbi ilaç ve cihazlar konusun da önemli adımlar attı. Bilim adamlarımız, Çin, İspanya ve İtalya gibi ülkeler de hangi ilaçlar kullanıldığında olumlu neticeler alındığını , hangi tıbbi cihazlar ile hastalığın yıkıcı etkisinin azaltıldığını , kısacası bu salgın da nelerin olumlu , nelerin olumsuz olduğunu enine boyna araştırdı. Fedakar ve vefakar sağlık çalışanlarımızı yürekten kutlamak lazım. Ahirete intikal edenlerin Allah mekanlarını cennet etsin.

11 Nisan da 5138 ile ilk pik

Bu tarihten itibaren alınan kapanma tedbirleri ile bazen 15 gün , kimi zaman 1 hafta ve on günlük kapanmalar ile bu rakamın mayıs ortasında 700-800 e düştüğünü gözlemledik. Bu son derece önemli ve sevindirici bir gelişmeydi. Kapanma süreci hep devam edemezdi ve 1 Haziran da gevşeme dönemi başladı. Maske , mesafe ve diğer konularda dikkati elden bıraktık. Maalesef her şey normalmiş gibi davrandık ve uyarıları dikkate almadık. Şimdi tekrar sıkı önlemler ile 2.piki yaşamaktayız. Rakamlar cumartesi itibari ile hasta sayısı 4002 civarına indi.

Bu belayı aşmak için her birey sorumluluk taşıyor. Bunu asla unutmamamız gerekir. Önümüzdeki günlerde aşılama süreci başlayacak. Umutlarımız tekrar canlandı. Çin aşısı da olsa , başka aşı da olsa yaptırmak gerekir diye düşünüyorum. Özellikle Çin aşısı yaklaşık 70-80 yıllık , bilinen ve denenen metotları ile (İNAKTİF) bence hafife alınmalıdır. Zaten ilk olarak ülkemize gelecek aşı Çin Aşısı olacak gibi görülüyor. Keşke yerli aşımız Nisandan önce hazır duruma gelseydi fakat , bu işler öyle şipşak olmuyor. Türk Bilim insanlarının yerli aşımız için gece-gündüz çalıştığını biliyoruz. Allah yar ve yardımları olsun. Şu an salgın ile mücadele eden hekimlerin , aynı zamanda sosyal medya ve bir takım mecralarda çıkan, bilimsel dayanağı olmayan yan etki söylentileri ile de mücadele ettiğini görmekteyiz. Bu hususta devletimize sonuna kadar güvenmenin şart olduğuna inanıyorum. Sağlıkla kalın…