Yaratılmış tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için yemeleri zorunludur. Yemek ve içmek siz hayatın idama edilmesine imkan bulunmamaktadır. Bu canlıların olmazsa olmazlarıdır. Kimisi dakika başı,kimisi saat başı kimsi saatlik,günlük aylık belkide yıllık gibi sürelerde zamanlarda yeme içme ihtiyacı mevcuttur
Bu yeme içme, barınma, örtünme vs. yaşamımıza kısaca bu dünyada geçinme de denir. Yani insanoğlunun birinci derecede derdi tabiiyeti ile geçinmektir. Geçim derdi tüm bireylerin ortak dertleri dün de olmuştur bugünde olmuş ve olmaya da devam edecektir. Elbette geçimin rahat ve kolay olması içinde ona oranla da bir gelire sahip olmak gerekir. Tabi ki bu gelirinde düzenli ve akar nitelikte olması bu geçim derdini kolaylaştıracaktır.
Geçinebilmek için bir gelir sahibi olmamız lazım ise bu geliri hak edecek bir uğraşımız yeteneğimiz ve kabiliyetimizin de olması muhakkak gerekir. Bu kazanımlara sahip değil isek geçimimiz de bu oranda düşecek ve geçimimiz de zorlaşacaktır. İşte bu nedenle daha çocukluktan itibaren bu zor günler düşünülerek bu günlere yatırım yapılmalıdır. Yoksa bu geçim derdi belimizi büke bildiğince bükecektir. Buna çare aramak yine gelirimizin artırılmasından geçecektir. Eğer elimiz ayağımız tutuyorsa mutlaka çalışmanın yolunu aramalı ve buna çaba sarf etmemiz gerekir. Her şeyi -devlet beklemek yerine ne yapabilirim gelirimi nasıl artırımın gayretinde olunmalıdır. Bir vatandaşın şu kadar emekli maaşım var ev taksiti ödüyorum tüp bilmem kaça çıkmış ben nasıl geçineyim diyor. Haklı olsa da çalışabilecek güce sahip birisi olarak her şeyi devlette beklemek yerine çalışmak da gerekmez mi, iş nerede denebilirse de inanıyorum ki kendine uygun bir iş imkanı bulunur. Yeter ki arayış içinde olalım. Unutmayalım ki en kutsalı alın terimizin karşılığıdır.
Geçinememek elbetteki zor bir durumdur. İnsanların muhtelif ihtiyaçları var bunları tedarik edememek herkese acı verir. Ancak şu unutulmamalıdır ki savurganlık noktasında bir alışkanlığımızda ne yazık ki mevcut. Geçimde, tasarruf ve önceliklerin göz önünde tutulması aile bütçesinin de buna göre ayarlanması da darda olanları nispeten rahatlatacaktır.. Tabi ki gönül ister ki en güzeline sahip olalım en güzelini alalım hatta lüks bir hayat yaşayalım. Ancak bunlar imkanlar ölçüsünde olabilir. Bir de dinimizde de israfın haram olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Ayrıca kaynakların sınırsız olmadığını gelirimizin de böyle bir sınırının olduğunu da bilmek gerekir.
Her şeyimiz olsun da olsun, anlayışının sonu yoktur. Geçinmek için önce aslanlar gibi çalışılmalı, sonra tasarruf yapılmalı sonra da ayağının yorgana göre uzatılmasını bilinmektedir. Aksi halde inanın başımıza çok iş açılır da altından kalkamayız. Tabi ülkemizin ekonomik durum iş olanaklarımız ve sahip olduğumuz eğitim ve kabiliyetlerde artırıldıkça geçim derdimize çare olabilir.
Öte yanda zengin ve varlıklı olan bireylerinde etraflarına bakmaları, yanında çalıştırdığı elamanların zor geçim şartlarına unutmamaları netice itibariyle yapılan iyiliklerin kendileri ile birlikte gideceğini bilmeleri bu sorunun çözümüne katkı verecektir. Yine devletimizinde sosyal devlet anlayışı ile elinde geldiğince, imkanlar ölçüsünde yaptığı yardımlarda bu sorun çözümüne ciddi katkı verse de asıl olan insanların kendi ayakları üzerinde durmasıdır.