İnsanoğlu olarak başınıza gelenlerden ders almama gibi, ne yazık ki olumsuz ve kötü hem de çok kötü bir huyumuz var. Bu konuda da ders almamada maalesef ısrarcıyız.

Çoğu zaman bu durumlara daha önceden düşmüş olmamıza rağmen yine düşeriz. Yapmamamız gerekeni yapar, yapmamız gerekeni de yapmayız. Üstelik bu deneme yanılma ile öğrenme işini önce yaşadığımız tatsız olaylar nedeniyle acı olarak yaşamamıza rağmen. Sıcak çay bardağına elini sürekli uzatmak isteyen kızımın elini tutup sıcak bardağa değdir dikten sonra bir daha elini sıcak bardağa uzatmadı. Hemen öğrendi ve düştüğü yanlışa bir daha düşmek istemedi minik beyni bunu böyle kayıt etti.

Yetişkinler olarak da bizlerin bu tür çok da şahit olduğumuz yada düştüğümüz durumları göre göre, yaşaya yaşaya ne yazık ki tekrar ediyoruz ve bunlarda yeteri kadar ders almıyor yada ders çıkarmıyoruz. Buna en belirgin örnek de geçen gün ve daha önceki günlerde dikkatimi çeken bir durum oldu. O da şu cenazemiz oluyor, yakınlarımız vefat ediyor, anamız, babamız ve en yakınlarımız bunları dini vecibeler gereği alıp camiye getiriyoruz. Çünkü cenaze namazlarının kılınması ve sonrasında defin edilmesi gerekiyor.

Buraya kadar güzel bir çoğu cenaze ile gelenler vefat edenini çoluğu çocuğu akrabası, eşi dostu bunların çoğu mevtanın o ana kadarki yaşamını bilen veya onunla yaşayan hastalığına, sağlığına şahit olan belki de daha dün onunla yemek yiyip şaka yapanlardan oluşuyor. Oysa bu ademoğlu artık sessiz sedasız musalla taşında yatıyor. Şimdi bu manzara bizlere bir ders değil de nedir?

Bizler musalla taşının üstündeki tabutun başında beklerken, ölümün hesap için mizanın kurulacağının acı ve gerçek boyutta göstergesi ile karşı karşıyayız. Tam bu noktada da ezan okunuyor cemaat saf tutuyor. Bakıyorsunuz ki cenaze sahiplerinden bazıları camiye girmiyor, namaza durmuyor. Namaz sonrası cenaze namazına (bazıları onu da yapmıyor) iştirak ederek cenaze namazı kılıyor sadece.

İşte ben burada kopuyorum mazereti olanlara bir şey demiyorum. Cami havlusunda cenazeyi getirip mazereti yok ise sadece cenaze namazını kılıp vakit namazını kılmadan bu vakitte sağda solda oyalananların ve bizlerin cenazede hiç ders almadığımızın ve o mevtanın dün yaşadığı bugün yok olduğunun gerçeğinden uzak olduğumuzun açık ifadesi ve göstergesidir.

Hiç değilse bu vakti cenaze namazından önce camiye girerek vakit namazını eda etmek ve daha sonrada cenaze namazına iştirak etmek daha güzel olmaz mı ? İşte bu noktada Musalla taşında yatan Mevtanın camiye girip namaza durmayan en başta varsa orada olunan çocuklarına, eş ve dostlarına neyi bekliyorsun girsenize içeri durun yaratanın divanına sürün alnınızı secdeye fırsatınız varken diye feryadını duyar gibiyim.
Öte yandan, inançlı bir insanın bunu yapmasından doğal daha ne olabilir?
Bence, yaşadıklarından ve gördüklerinden ders almamaya en belirgin bir örnek budur. Buna benzer bir çok olaylara şahit oluyor veya yaşıyoruz. İşte onlardan bir tane daha vereyim. Hastanenin onkoloji bölümünden hasta ziyaretinden dönüşte asansörde beraber indiğimiz yaşıda kemale ermiş bir ziyaretçinin parmağında tutuğu dışarı çıkar çıkmaz yakmaya hazırladığı sigarayı görünce dayanamadım “bu hastanede yatan çoğu hasta o sigarayı içtikleri için buradalar” dedim gülerek ”biliyorum” diye cevapladı ve beraber dışarı çıkınca keyifle sigarasını yaktı.
Gördükleri hiç bir anlam ifade etmemiş ders alma söz konusu değil durum bu dostlar..