2016, 2015’i aratacak gibi…
Tokat, 2015 Tügiad verilerine göre ticareti en riskli iki ilden bir tanesi…
Muş’tan önceki son sırayı alan Tokat’ı bu hale getiren gerekçe ne olabilir?
TÜGİAD uzmanlarının karşılıksız çek, protestolu senet ve takipteki alacaklar verilerini farklı kriterlerle analiz etmeleri sonucunda elde edilen raporda 5 farklı kriter esas alınmış. Buna göre ildeki protestolu senet tutarının firmaların cirosuna oranı; protestolu senet sayısının kurumlar vergisi mükellef sayısına oranı ve karşılıksız çek tutarının bankalara ibraz edilen çek tutarına oranı karşılaştırılmış. Karşılıksız çek sayısının bankalara ibraz edilen çek sayısına oranı ile takibe düşmüş alacaklar toplamının da nakdi krediye oranı da esas alınan kriterler arasında yer almış. Tüm veriler toplanarak Türkiye Bankalar Birliği, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, BDDK verileri de kullanılarak elde edilen sonuçlar skorları belirlmiş. Yani bugün şahıslara ait banka skorları gibi illerinde skor puanları oluşturulmuş. Ve Tokat 81 vilayet arasında ticareti en riskli iki ilden birisi olarak sekseninci sırada…
Ticaretin tanımlaması yapıldığında, “kar amacı ile mal ve hizmetlerin, para ile ifade edilebilen bütün değerlerin alım ve satım işlerinin tamamı olarak tanımlanır.”
Hayat çizgimiz haline gelen kapital, antikapitalizmcilerin bile sürdürülebilir bir savaş için olmazsa olmazı.
Demek ki hayat serüvenimiz boyunca kapital yani sermaye, kısaca para mutluluğumuz için de vazgeçilmezlerimiz arasında ve gittikçe de üst sıralara doğru ilerliyor…
Mutlu ülkeler sıralaması geçen yıl yayınlandığında 158 ülke arasında Türkiye 76. sırada yer alıp Danimarka en mutlu ülke olmuştu. Biraz detaya indiğinizde halkın %75’i tanımadığı insanlara dahi güveniyor. Genel anlamda da sosyal güvenlik, zenginlik, özgürlük, iş, demokrasi, sivil toplum, iş ve boş vakit kazanımlarının yüksekliği bu mutluluktaki etkenler.
Gerekçeleri çoğaltmak mümkün ancak bazı tespitleri de buradan belirtmek gerekiyor. Mesala Belediyelerin yetkisi merkezî hükümetten daha fazla ve halk ülke yönetimine doğrudan katılıyor. Belediyeler, geneli ilgilendiren bir konuda karar alırken katılımcı demokrasiyi işletip mutlaka halkın görüşünü alıyor. Mesela, bir bölgede yapılacak imar planında değişiklik için halkın onayı şartı aranıyor. Sanırım şu dönem de Tokat olarak bunu belirli ölçekte yapmaya başladık. Umarım, iyi sonuçlar da alırız.
Bu anlatımlarım sonrası konunun esası yani başlığa Tokat’ın Paralıellerine gelirsek, işte burada duvara tosluyoruz. Tokat’ın paralıellerini Tokat’ta tutamıyoruz.
Çok uzak örneklere gerek yok, hepimizin çok yakından tanıdıkları var. Bunlar yatırımlarını Tokat dışına taşıdıklarında daha mutlu olduklarını ifade ediyorlar. Kısa ve öz nedeni kazanç…
Doğduğu memlekette parasıyla mutlu olamayanlar! Mutlu olmayı yaban ellerde arayanlar!
Adeta proje ödevi gibi başlıklar…
Demek oluyor ki birileri yapılacak işlerin önüne ya takoz oluyor, ya takoz koyuyor. Sormak gerekmez mi, Neden?
Kendi paralıellerimizi başka yerlere kaçırtıp, peşinden sağda solda yatırımcı aramaya ne dersiniz?
Bir söz var ya “el elin eşeğini türkü çağırarak arar” diye.
Dünün bir takım yanlış uygulamaları, yanlış anlaşılmaları, yanlış yöntemleri, yanlış yönetmenleri ve belki art niyetlileriyle kaybettiği gün gibi ortada. İleri de kaybedilecekleri de sıralarını bekler halde, sadece en iyi fırsatı kolluyor.
Nüfusumuz kan kaybediyor.
Ticareten ülkenin son sırasındayız,
Yatırımcı alamıyor,
Elimizdekileri kaybediyoruz,
Ticari yapılardan, yapılacaklardan korkuyoruz,
Rant endişesiyle işler yaptırmıyor,
Kendi dinamiklerimizden titriyoruz.
Amerikanın altın için keşfedildiğini bilmiyoruz.
Kısacası mutlu da değiliz, ama olmaya da çaba göstermiyoruz…
Nedeni olmasa da sanırım biraz da korkuyoruz.
Felaket tellallığı mı yapıyorum?...
Yok yahu hemşehrim seksenbir vilayetin seksenincisi olmuşsun bir bankaya, finansçıya, hatta tefeciye gitsen bu skorlama ile kapıdan kovarlar.
Kara listenin dibindeyiz usta, kara liste…
İçimiz elvermese de şükre öyle alıştık ki, işler nasıl deyince “çok şükür, ama yok” diyoruz…
Bu sorgulamaları kendi içimizde de yapmak mecburiyetindeyiz. Yarınlarımıza hedef koyarken bugünlerimizi, değerlerimizi kolayca elden çıkarmamalıyız. Paralıellerimizi artık oyuna katmanın zamanı. Memleketimize hayat verecek olan özel sektör.
Özel sektöre de hayat vermesi gerekenler bürokrasi ve yerel yönetimler.
Hadi bir sorun kendinize sonra da çevrenize, mutlu musun diye?...