Duyarlı olmak insan olan için insanlık için çok önemli bir kavramdır. Bu konunun önem ve özelliği anlatılmak ile bitmez sanırım. Duyarlı olmak yeryüzünde yaşayan tüm insanların hatta canlıları ilgilendiren bir yaklaşımdır.
Duyarlı olmak neye, nerede, ne zaman, kime, kimlere, gibi bir çok soru ile de çoğaltılabilse de, kısaca insan olan herkes, etrafında olup bitenleri görmesi analiz etmesi ve yorumlamasının sonucuna göre davranmasını ifade eder. Bu duyarlı olmanın ölçüsü ve sınırı da inanın nerede ise yoktur. Yolda yürürken gördüğümüz bir taş parçasının yol üzerinden alınmasından tutunuz da komşumuzun ihtiyacına cevap aramadan çıkın.
Hastanede sıra beklerken ayakta zor duran bir başka hastaya sıranı vermek, gereksiz yanan bir elektrik düğmesini veya boşa akan bir musluğu kapamak, karşıya geçek bir ihtiyara engeli ya da çocuğa yardımcı olmak da bu olgunun içindedir. Hele de evine barkına eşine çocuklarına karşı duyarlı olmak güzellerinde güzelidir. İşini en iyi şekilde yapma mesaiye dikkat etme, kamu kaynaklarını özene bezene yerinde kullanmak, kazancını helal ve meşru yolda kazanmaya duyarlı olmak bu kavramın zirvesidir. Yine sadece bu dünya ile ilgili duyarlı olmakla kalmamak çıkacağımız mutlak olan o yolculuğun erzakını hazırlamada da duyarlı olmak güzelinde güzeli değilde nedir?
Duyarlı olmak bunlarla da sınırlı değil tabi ki etrafımıza çevreye, doğaya karşıda duyarlı olmamız gerekir. İnternete rastladığım videolarda bir maymunun suya düşmüş bir kuşu kurtarması, yine akıntıya kapılmış bir köpeğin başka bir köpek tarafından ağzı ile bir dal uzatarak kurtarmaya çalışması, kuyuya düşen kedinin çıkmasına yardım eden bir başka hayvanı görünce duyarlı olmanın sadece insanlara mahsus olmadığına da kanaat getirdim.
Duyarlı olmanın sonucu etrafımızı düzeltebileceğimiz gibi yaşanabilir bir dünyanın da ortamını sağlamış oluruz. Duyarlı olunsa yeterince çıkar mıydı bunca savaşlar. Duyarlı olunsa yaşam için, beslenme için kıtlık ve yokluk ile yoksulluk yaşanır mıydı. Hani bir laf vardır ya “ Hep bana Rab bana “ bunu aşabilseydik bana değil bize kavramını öne çıkarıp buna göre davransaydık bu gün yaşadığımız bir çok olumsuzlukları inanın yaşamazdık. Ne geldiyse bu güne kadar kendimize ve çevremize duyarlı olmamamızdan geldi.
Duyarlı olsak da yeterli kadar duyarlı olmadığımız kesin. Örneğin toplu taşıma aracında gördüğümüz bir olumsuzluğa müdahil olan bir duyarlı vatandaşa gerekli desteği verebiliyor muyuz, yoksa adamcağızı tek başına mı bırakıyoruz. Ya da biz kendimiz sırada beklerken hak ihlali yapanın karşısına dikilebiliyor muyuz mu? Yoksa başıma iş almayayım diye sineye mi çekiyoruz? İşte böyle örnekler ve davranışlara çokça da şahit olmuşturuz ne yazık ki. Oysa bu gibi durumlarda birlikte hareket ederek davransak hem sonuç alırız hem de duyarlı bir vatandaş ve sonrasında toplum profili çizmiş oluruz.
Yine de geç kalmış sayılmayız gelin duyarlı olalım önce kendimize, sonra eşimize, ailemize, işimize, çevremize ve doğaya karşı en önemlisi de bizi yaradan’ a karşı duyarlı olalım hem bu dünyada hem de öbür dünyada karlı çıkalım.
Ne dersiniz ?...