Tokat'ın efsanevi yaprağının sırları, Üzümören kasabasının lezzetli geleneği ve unutulmaz dolma hikayeleriyle karşınızdayız. Bu eşsiz kültürü yakından tanıyın istedim.
Tokat'ın meşhur asma yaprağına aşina olmayan yoktur. En azından komşu illerde bu yaprağı herkes tanır. İnce ve şeffaf bir yapıya sahip olan bu yapraklar, en kalitelisi eski adıyla Dimorta bilinen Üzümören kasabası ve civarından temin edilir. Bu yapraklar, salamura yapılarak kış aylarında kullanılmak üzere saklanır. Eskiden sırlı küplere, günümüzde ise plastik bidonlara konularak içine tuz, limon ve üzüm eklenir. Tokat'ta bu yapraklar, salamuradan alındıktan yaklaşık on beş gün sonra evlerde kullanılmaya başlar.
Dini bayramlardan önce ya da özel davetler öncesinde, her evde samimi arkadaşlar ya da akrabalar bir araya gelir. Büyük sinilere, içerisinde ince bulgur, domates, salça, kuru soğan, yeşil biber, maydanoz, dereotu, limon suyu, tuz, kırmızı biber ve pul biberin bulunduğu bir karışım konulur. Bu karışıma, maddi durumu iyi olan ev sahipleri kıyma da ekler.
Sininin etrafında oturan kadınlar, yaprakları dikkatlice seçip, koydukları malzemeyi avuçlarına aldıkları yaprağın içerisine yerleştirirler. Daha sonra bu yaprakları kalem kalınlığında sararak, derin tencerelerin içerisine sıralı bir şekilde dizdiler. Yaprak sarma işlemi zaman zaman uzar ve kadınların çocukları açlıkla baş başa kalır. Ancak anneler, hazırlanan karışımla sarılan dolmayı vererek onları oyalardı. Eğer yaprak sarmalar etli ve bayram için hazırlanmışsa, çocuklara "Bayramda gelecek misafirler için saklanacak, sakın yemeyin!" diye uyarıda bulunulurdu. Fakat gizlice birkaç dolma yediğimizde, o muhteşem lezzetin tarifsiz olduğunu anlardık. Bayram ziyareti için gelen misafire, ev sahibinin ne kadar değer verdiğini anlamak için tabağa konulan yaprak dolmasına bakmak yeterliydi.
Yöremizde çok anlatılan bir dolma hikayesi vardır, “ Genç bir kız köy evine gelin gelir, gel zaman git zaman evde dolmalar sarılır, kazanlara konulur pişirilmek üzere ocağa konur, saatler geçtikçe kazandan mükemmel kokular yayılmaya başlar, gelin gelir gider, kapağı açar bakar dayanamaz, bir tanesini ağzına atar, tam o anda kayınvalidesi mutfağa girer gelinin ağzında kazandan yeni alınmış sıcacık dolma ağzını açıp havalandıramaz, yutsa boğazı yanacak ağzında o kadar fazla tutar ki,ağzının içerisinde yanıklar oluşurdu”.