Milli gelirin adaletsiz dağılımına ilişkin önceki yazılarımda da tespitte bulunmuştum. 

Demiştim ki, toplumun yüzde seksen alt gelir grubu yüzde 20 üst gelir grubuna hizmet ediyor. 

Hem de her dönemde, her iktidarda. 

Fakir zengine çalışıyor. 

Dün toprak ağalarına çalışıyordu bugün fabrikatöre, banka sahiplerine, rantiyecilere. 

Bu kural hiç değişmiyor. 

Sömürü sisteminin sac ayakları böyle oluşturulmuş. 

Bir asır geçiyor ve bu arada neler oluyor?

Toplumsal olaylar.

Yani?

Darbeler, isyanlar, sokak olayları...

60 ihtilali, 71 muhtırası, 80 darbesi, bildiriler, vs.

Peki bu toplumsal olayların iki tarafına yani olayları planlayan, projelendirenlere bakıldığında, bunlar kimler?

Emperyal ülkeler.

Küresel yada milli dediğimiz bazı sermaye grupları. 

İktidar olma arzusundaki sermaye sahipleri, siyasal yada askeri, sivil bürokratik üst düzey oluşumlar.

Peki bunlar, 100 yıldır bu toplumun hangi katmanında?

Ballı börekli katmanında.

Kaymak tabakasında.

Yani milli gelirden en yüksek pay alan yüzde yirmilik kesimde.

Bunların eşi, kızı, oğlu ahalisi de aynı lüks şartlarda. 

Sorum şu.

Ülkemizde yada gelişmekte olan ülkelerde iktidar için darbe, ayaklanma olduğunda sokağa dökülen, gözü moraran, jop yiyen, ayağı kolu kırılan, nezarethanelerde kalan, sicili bozulan genel olarak kimler?

Garip gurebanın, asgari ücretlinin, işsizin, bilemediniz memur, işçi çocukları.

Yani zengine hizmet eden yüzde seksenin kızı, oğlu.

İmamoğlu ve çevresindekiler cezaevine girer çıkar, yarın yine üst tabakada yer alır, görev alırlar. 

Saraçhane mitinginde İmamoğlu'nun oğlu, eşi nerede?

Otobüs üzerinde, güvende.

Vekillerin, parti yönetimindekilerin eşi, kızı, oğlu nerede?

Az sayıda olanı miting alanının en önünde ve güvende!

Çoğu eğlencede yada evinde.

Kenarda, köşede, polisle çatışmada gariban halk çocukları.

Kimin için kavgaları?

Siyasetin, bürokrasinin kaymak tabakası için.

Bu coğrafyada, gelişmemiş yada az gelişmiş ülkelerde, kitap okumayan ülkelerde bu kavga, bu hikaye hep böyle böyle devam eder.

Bu kaymak tabaka algılarla, milliyetçilik, solculuk, muhafazakarlık, halkçılık sloganları ile gençliği öyle bir kullanır ki...

Hiçte acımazlar. 

Hangi gençlik?

Sağ sol, alevi sünni, Türk kürt farketmez, gariban, ezilen, dişi tırnağı dökülen Ayşe teyzenin, Ali amcanın çocukları, torunları.

Son yüzyılda yaşanan darbelerde cezaevinde çürüyenler kimlerin çocukları, iyi bakın!

Örnek mi?

Süleyman Demirel, darbelerle 6 kere gitmiş 7 kere gelmiş.

Ama gelmiş. 
17.  kez de gelirdi.

Bugün tüm partilerde üst düzey görev yapan isimlere bakınız!

Dedeleri yada babaları ya tek parti döneminde yada çok parti döneminde üst düzey görev almış, ülkeyi yönetmişlerin çocukları. 

Aynı dönemlere bakın!

Mısır kozasını, atın, eşeğin yediği arpayı üğütüp yiyen fakirin evladı ya mahpushanede çürümüş ya toprağa karışıp gitmiş. 

Yazımın fotoğrafını iyi analiz edin. Bunlar senin içinde bulunduğun yüzde 80'lik kitleye benziyormu?

Vesselam.

Develer Tepişir, Pireler Ezilirmiş!