Gazze'de tüm dünyanın gözü önünde mazlum insanlar, savunmasız çocuklar, yaşlılar, kadınlar hatta hastaneler bile acımasız saldırıların açık hedefi olmaktadır. İsrail’in bu vahşetine bir an önce dur denilmelidir
Duamız, aklımız, kalbimiz Filistinli kardeşlerimizle beraberdir. Elbette dünyadaki tüm Müslümanların kalbinde geçen dilinde söylenen bunlardır. Ancak bunlar yeterli değildir dünyada 2 milyara yakın Müslümanın bulunduğu düşünülecek olursa bu vahametin karşısında insanın tüylerinin diken diken olması elden bile değildir. Şöyle bir baktığımızda olaylar değerlendirdiğimizde İsrail ve batı tam anlamıyla İslam’a savaş açmış durumdadır. Peki, İslam ülkeleri İslam ümmeti ne alemde ne yapıyor ne yapmaya çalışıyor buna da bakmak lazım. İslam ülkeleri ve başındaki yöneticiler duyarlı olsalar bunun böyle olmayacağı aşikar ortadadır. Bugün Mısır, Suudi Arabistan,Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn’in dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz ihracatçılarıdır.
Batı'nın enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü bu ülkeler taraftan karşılamaktadır hiçbir şey yapamıyorsanız, elinizde bir şey gelmiyorsa en azından şu vanaları kapatın ve bundan sonra batıya hiçbir akaryakıt ve enerji transferi yapmayacağınız açıklayın. Bunu da yapamıyorsanız batı bankalarını finansa ettiğiniz mevduatlarınızı dondurun ya da çekin bunu da mı yapamıyorsunuz.
Yine İslam ülkeleri batıyla yapmış oldukları sözleşmeler ve tavizlerin gözden geçirmesi ve bunları İptal yönüne gitmesi de gerekmektedir. Gazze’de Filistin’de olan olaylara Müslümanların duyarsız kalması sadece gözyaşı döküp hayıflanması ve dua etmesiyle bu işlerin düzeleceği düşünülmemelidir. Zaten Batı’nın ve İsrail’in bu vahşice saldırıları ve taarruzları da bizim üzerimize ölü toprağı serpilmiş olmasının sonucundan başka bir şey değildir. Bugün sınırdaş olan Mısır, Ürdün Suriye’de derhal İsrail’e karşı tutumlarını sertleştirmeli ve İsrail ile olan münasebetlerini de kesmelidir. Hiçbir şekilde Arap dünyası ve İslam alemi İsrail’i muhatap kabul etmemeli büyükelçiliklerini çekmeli ve bağlantılarına son vermelidir.
Pakistan gibi davranmak gerekir Pakistan hâlâ İsrail’de Büyükelçisi bulunmayıp onun bağımsız devlet olarak tanımamıştır. İslam ülkeleri hep birlikte en azından bugün yaşanan vahşet karşısında birlik ve dayanışma mesajları vermeli ve İslami örgütleri olarak da derhal toplantı yaparak ortak karar almalıdırlar.
Batı Birleşmiş Milletler ‘de, güvenlik konseyinde şurada burada İsrail’e kınamaya bile müsaade etmediği göz önünde bulundurulduğunda İslam ülkeleri de gerekirse bu kuruluşlarda çekilmeli ve bu kuruluşlara maddi desteklerini sonlandıracaklarını da teyit etmelidirler.
Şimdi aklımıza şu geliyor2 milyara yakın İslam coğrafyasında hiç mi Selâhattinler çıkmayacak şimdi bu hastane katliamı mazlumların öldürülmesi katledilmesi yaşlıların çocukların feryat ve figanları bütün İslam aleminin üzerinde yankılanmayacak mı? Bu vebal İslam alamenin boynunda ve sorumluluğundadır. Hiçbir Müslüman bana ne deme lüksüne sahip değildir.
Eğer bana ne diye bir yaklaşım tarzı içerisinde olursak bu ve sorumsuzluğumuzun ve duyarsızlığımızın hesabı Cenabı Allah tarafından sorulacağı da unutulmamalıdır. Hele de Filistin Osmanlı’ya sırtını döndü, Filistin ihanet etti gibi tarihsel hataları da bugün tekrar etmeme ve bunlara bağlı kalmamak ve bunlarla gönlümüzü kalbimizi ferahlatmak yolunu seçmememiz gerekir. Evet cephede Osmanlı’ya Araplar ve Filistinliler ihanet etmişlerdir bu doğrudur, ancak bugün yaşanan vahşet karşısında bunu gerekçe göstererek Türk Milletinin duyarsız kalmasını da kimse beklememelidir.
Zira Kudüs İslam coğrafyasının İslam aleminin Müslümanların Mekke ve Medine kadar kutsal bir şehri ve beldesidir. Bu bakımdan İslam Aleminin ilk kıblesi olan Kudüs’ü Filistinlilere havale ederek kenara çıkmak en kolayı ve kaçış şeklidir. Hep birlikte bu feryadı duymalıyız.
Elimizde geldiğince yöneticilerimizi harekete geçirecek davranışlarda bulunarak, maddi ve manevi yardımlarımızı da dualarımız ile birlikte yapmalıyız.