Tokat’ın Niksar ilçesinde, doğanın kucağında gizlenmiş bir hazine yatıyor: Çamiçi Yaylası ve onun incisi Gülebi Köyü. 1350 metre rakımda, çam ormanlarının kucakladığı bu yayla, tertemiz havası ve adeta bir oksijen deposu olan doğal yapısıyla görenleri büyülüyor. Özellikle astım ve bronşit hastalarının şifa bulmak için rotasını çevirdiği bu köy, Kaz Dağları ile eşdeğer oksijen seviyesiyle Türkiye’nin saklı kalmış cennetlerinden biri olarak dikkat çekiyor. İşte Çamiçi Yaylası ve Gülebi Köyü’nün büyüleyici hikayesi!

DOĞANIN ŞİFA KAYNAĞI: TEMİZ HAVA VE OKSİJEN ZENGİNLİĞİ
Çamiçi Yaylası, Niksar’a sadece 17 kilometre mesafede, Karadeniz’in serin esintileriyle İç Anadolu’nun sakinliğini buluşturan eşsiz bir noktada yer alıyor. Deniz seviyesinden 1350 metre yükseklikteki bu yayla, çam ağaçlarının mis kokusu ve bol oksijeniyle adeta bir doğal terapi merkezi. Ancak yaylanın asıl yıldızı, Gülebi Köyü. Uzmanlar, buradaki oksijen seviyesinin Kaz Dağları ile kıyaslanabilir olduğunu söylüyor. Bu özellik, özellikle solunum yolu rahatsızlığı çekenler için Gülebi’yi bir umut ışığı haline getiriyor. Astım ve bronşit hastaları, şehirlerin kirli havasından kaçarak bu köyde nefes alıyor, doğanın sunduğu şifayla yeniden hayata tutunuyor.

BİR YEŞİL DENİZ: ÇAMİÇİ YAYLASI’NIN DOĞAL GÜZELLİĞİ
Çamiçi Yaylası, yemyeşil çam ormanlarıyla kaplı bir doğa harikası. Ahşap yayla evleri, geniş piknik alanları ve tertemiz dereleriyle burası, hem huzur arayanların hem de doğaseverlerin gözdesi. 60 dönümlük kamp alanı, karavan ve çadır tutkunlarına kucak açarken, yaylada bulunan butik oteller ve bungalovlar da konforlu bir tatil vaat ediyor. Niksar Belediye Başkanı Semih Tepebaşı’nın “Orta Karadeniz’in incisi” olarak nitelediği bu yayla, yaz aylarında piknikçilerle dolup taşarken, doğa sporları tutkunlarına da dağcılık, trekking ve yamaç paraşütü gibi aktivitelerle adrenalin dolu anlar sunuyor. Gülebi Köyü ise yaylanın sakin köşesinde, adeta bir huzur vahası gibi misafirlerini ağırlıyor.

GÜLEBİ KÖYÜ: ŞİFA VE HUZURUN ADRESİ
Çamiçi Yaylası’nın kalbinde yer alan Gülebi Köyü, yüksek rakımı ve bozulmamış doğasıyla dikkat çekiyor. Köyün tertemiz havası, sadece hastalar için değil, şehir hayatının stresinden bunalan herkes için bir kaçış noktası. Burada sabahları çam kokusuyla uyanmak, akşamları yıldızların altında ateş başında şarkılar söylemek bir gelenek haline gelmiş. Köylüler, “Burada nefes almak bile başka” diyerek Gülebi’nin eşsiz atmosferini övüyor. Astım hastalarının burayı tercih etmesiyle ünü yayılmaya başlayan köy, henüz keşfedilmemiş bir hazine olarak doğaseverleri ve sağlık turistlerini bekliyor.

STRATEJİK KONUM VE TURİZM POTANSİYELİ
Çamiçi Yaylası ve Gülebi Köyü, İç Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan en kısa yol üzerinde stratejik bir konuma sahip. Bu avantaj, yaylayı ve köyü turizm açısından cazip kılıyor. Niksar Belediyesi, bölgenin potansiyelini fark etmiş durumda. Belediye, uluslararası karavan kamp alanı ve doğa turizmi projeleriyle Çamiçi’yi daha işlevsel hale getirmeyi hedefliyor. Gülebi Köyü’nün şifalı havası da sağlık turizmi için bir çekim merkezi olma yolunda. Yerel halk, “Bu doğa harikasını Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak istiyoruz” diyerek bölgenin geleceğine umutla bakıyor.

KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR
Çamiçi Yaylası ve Gülebi Köyü, henüz hak ettiği ilgiyi tam anlamıyla görmemiş birer gizli cevher. Kaz Dağları’nın oksijen zenginliğiyle yarışan bu bölge, doğayla iç içe bir tatil arayanlar için ideal bir rota. Yazın piknikçilerin, kampçıların ve doğa tutkunlarının uğrak yeri olan yayla, kışın ise bembeyaz örtüsüyle başka bir güzelliğe bürünüyor. Gülebi Köyü’nün şifalı havası ise her mevsim ziyaretçilerine kucak açıyor. Tokat’ın bu saklı cenneti, keşfedilmeyi bekleyen bir doğa mucizesi olarak Türkiye’nin turizm haritasında yerini almaya hazır.

Tokat'ın ''Altın Ovası'' Yüksekte Yeşil Hazinesi Akdeniz'i Karadeniz'e Bağlayacak Çukurova'dan Daha Değerli Olacak Tokat'ın ''Altın Ovası'' Yüksekte Yeşil Hazinesi Akdeniz'i Karadeniz'e Bağlayacak Çukurova'dan Daha Değerli Olacak

Editör: Hami İşler