Receb Ayına Girerken!
Bu gün (20 Nisan 2015 Pazartesi) Hz. Allah’ın, kullarına bahşettiği, kendisine yaklaşmak için vesile kıldığı, yıl içerisinde diğer aylardan daha fazla kendilerine değer ve kıymet atfettiği üç aylardan ilki olan Receb ayının birinci günü.
Her mevsimin ayrı bir hususiyeti olduğu gibi, üç ayların da ayrı bir hususiyeti vardır. Bu aylar, hiç bir an, zaman mevhumunun bölünebilir en ufak bir parçasında kulunu yalnız bırakmayan, ondan kontrol ve murâkabesini, merhamet ve himayesini uzaklaştırmayan, onu kendi haline terk etmeyen Yüce Rabbimizin, kendisini bilen, zâtına yaklaşmak isteyen kullarına onlardan daha fazla yaklaşmak istediği, rahmet ve merhametinin, muhabbet ve ülfetinin hesabını yapmadığı aylardır.
Hz. Allah c.c. Mübarek gün ve gecelerde rahmet ve mağfiret kapılarını ardına kadar açar, günah ve isyandan bunalan, rûhî sıkıntıların kıskacında çırpınan, elinden tutacak, düştüğü girdaptan, yakalandığı tuzak ve çıkmazlardan kendisini alıp kurtaracak bir kurtarıcı bekleyen kullarını, her türlü sıkıntı ve yüklerinden, günah ve isyanlarından, bunalım ve acılarından kurtarmak için bütün imkânları seferber eder. Âdeta;
“Ey kullarım! Sizi, hiçbir şey beklemeden bağışlamak, günah yüklerinizi üzerinizden almak, bilip bilmediğiniz, hatırlayıp hatırlamadığınız hatalarınızın tamamını temizlemek istiyorum! Bunun için de sizden hiçbir şey beklemiyorum! Yalnız, Bana gelin, kapımı çalın! Yalnız, kul olduğunuzun bilincinde olun!” diye umumî felah ve kurtuluş, umumî af ilân eder.
Bu müstesna gün ve gecelerde bize düşen vazife, yalnız, kendimiz için, manevî dünyamız, derûnî âlemimiz için, bu günümüz, yarınımız ve ebedî hayatımız için, çoluk çocuğumuz, aile fertlerimiz, geçmiş ve geleceğimiz, milletimiz, memleketimiz, bütün İslam âlemi ve bütün bir insanlığın halâs ve kurtuluşu için, daha bir ihlâs, daha bir samimiyetle, daha bir içten Hz. Allah’ın huzurunda boyun büküp el açmaktır. O’nun huzuruna çıkan, kapısını çalanların boş çevrilmeyeceğine, Yüce Rabbimizin, Zât-ı Akdes’ine açılan eli, kendisine çevrilen gönlü boş çevirmeyecek kadar, lütuf ve kerem sahibi olduğuna inanmak, kanaat getirmek, bu hususta şek ve şüpheye düşmemektir.
Bu arada, bu günlerde Hz. Allah’a, bizi yoktan var eden, Ahsen-i takvîm üzere yaratan, hilkat hamurumuzda bize mükerrem olmayı, yani kerâmet hâssası ihsan eden, bize şah damarımızdan daha yakın, kullarına çok merhametli ve çok şefkatli olan, damarımızda dolaşan kanın hareketini, gönlümüzün derinliklerinde gizlemeye çalıştığımız duygu ve düşüncelerimizi bilen, sevgimize, hudutsuz bir sevgi ve şefkatle karşılık veren, kendimizi tanımazlığımızı, haddimizi bilmezliğimizi yüzümüze vurmayan, bizi, insanlar arasında mahcup etmeyen, Settâr’ul-uyûb olup günahlarımızı örten, hata ve utanmazlıklarımızın önüne perdeler çeken Yüce Rabbimize karşı yapacağımız, yapmaya çalışacağımız, ubûdiyetin, kulluğumuzun karşılığında yalnız Zâtının rızasına talip olmalıyız.
Yani, Hz. Allah’ın kulu, kölesi olmanın, O’nun, “Benim kulum!” dediği şanslı insanlar arasında bulunmanın hazzını yaşamalı, engin zevkine varmalı, bunun şevki ile secde-i Rahmâna baş koymalı, Rabbimizin yakınlığını hissetmeli, yaptığımızı sandığımız kesirli ve kusurlu amellerin karşılığını, kemiyet ve keyfiyet ölçüleriyle beklememeli, yalnız yerine getirmeye çalıştığımız amellerin Hz. Allah katında kabule şayân olduğunun arzu ve iştiyakında, Hz. Allah’ın, bütün ihsanlarının üzerinde olan rızasının tahakkuk etmesinin ümidinde olmalıyız.
Receb ayında neler yapmalıyız?
Receb ayının hiç değilse başında, ortasında ve sonunda üçer gün oruç tutmaya çalışmalı, bu ay Cenâb-ı Hakka mahsus bir ay olduğu için Zât-ı İlâhî’den bahseden İhlâs Suresini çok okumalı, bir ay boyunca, her gün en az 11 İhlâs-ı Şerif okumayı adet haline getirmeli, Kelime-i Tevhid, istiğfar ve Salavât-ı Şerife okumak ihmal edilmemelidir.
Bu ayın birinci gecesi bir Tesbih Namazı veya Receb-i Şerifin ilk on gününde bir defaya mahsus olmak üzere kılınması tavsiye edilen on rek’at Hâcet namazı kılmaya çalışılmalıdır.
Bu Hâcet namazı, Receb ayının 11’i ile 20’si arasında ve 21’i ile 30’u arasında da yine onar rek’at olarak kılınır. Bu şekilde kılınacak olan Hâcet namazı böylece Receb ayı boyunca otuz rek’ate tamamlanmış olur.
Bu namazı Fazilet neşriyat tarafından yayınlanan, “Mübarek gün ve gecelerde yapılması tavsiye edilen Dua ve ibadetler” isimli Risaleden olduğu gibi naklediyorum:
Receb’in; 1’i ile 10’u arasında, 11’i ile 20’si arasında ve 21’i ile 30’u arasında olmak üzere sadece birer defa kılınacak 10’ar rek’at Hâcet namazı vardır. Bunların her üçünün de kılınış şekli aynıdır. Yalnızca namazların sonlarında okunacak duâlarda fark vardır. Bu namazlar, akşamdan sonra da, yatsıdan sonra da kılınabilir. Fakat, cuma ve pazartesi gecelerinde ve bilhassa teheccüd vaktinde kılınması efdaldir.
Bu namaz, mü’min ile münâfığı ayırır. Bu 30 rek’at namazı kılanlar, hidâyete ererler. Münâfıklar bu namazı kılamazlar.
(Önemli not: Burada, ‘bu namazı kılmayanlar münafıktır.’ gibi bir hüküm kesinlikle bahis mevzuu değildir. Böyle bir yanılgıya düşmekten Hz. Allah’a sığınırız. Bu ifade, ‘kendilerinde nifak hastalığı bulunan münafıklar isteseler de bu namazı kılamazlar!’ demektir.)
Bu namazı kılanın kalbi ölmez. Bu 30 rek’at namaz Resûlüllah (s.a.v.) Efendimizin berberi, Selmân-ı Pâk (r.a.) hazretleri tarafından rivâyet edilmiştir.
Kılınış şekli: Hâcet namazına şu niyetle başlanır: “Yâ Rabbî, beni, dünyayı teşrifleriyle nûra gark ettiğin Efendimiz hürmetine, sevgili ayın Receb-i şerif hürmetine, feyz-i ilâhine, afv-ı ilâhine, rızâ-i ilâhine nâil eyle. Âbid, zâhid kulların arasına kaydeyle. Dünya ve âhiret sıkıntılarından halâs eyle. Rızâ-i şerifin için, Allâhü Ekber.”
Her rek’atte 1 Fâtiha, 3 Kulyâ eyyühe’l-kâfirûn, 3 İhlâs-ı şerif okuyup, 2 rek ’atte bir selâm verilir. Böylece 10 rek’at tamamlanır.
İlk on gün içinde kılınan namazdan sonra, 11 defa “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr. Ve hüve alâ külli şey’in kadîr” okunup duâ edilir.
İkinci on gün içinde yani Receb’in 11’i ile 20’si arasında kılınan 10 rek’atten sonra, 11 defa: “İlâhen vâhıden ehaden sameden ferden vitren hayyen kayyûmen dâimen ebedâ” okunup duâ edilir.
Üçüncü on gün içinde, yani Receb’in 21’i ile 30’u arasında kılınan 10 rek’atten sonra da 11 kere: “Allâhümme lâ mânia limâ â’tayte, velâ mû’tiye limâ menâ’te, velâ râdde limâ kadayte, velâ mübeddile limâ hakemte, velâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-ceddü. Sübhâne rabbiye’l-aliyyi’l-â’le’l-vehhâb. Sübhâne rabbiye’l-aliyyi’l-â’le’l-vehhâb. Sübhâne rabbiye’l-âliyyi’l-â’le’l-kerîmi’l-vehhâb. Yâ vehhâbü yâ vehhâbü yâ vehhâb” okuyup duâ edilir. (Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye edilen DUÂ ve İBÂDETLER, Fazilet Neşriyat, İstanbul)
Okuyucularımın ve bütün Müslümanların Receb ayını tebrik ediyor, Hz. Allah’tan bu müstesna günlerin milletimiz ve top yekün İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.