Camiler kışla, kubbeler miğfer, minareler süngümüz!

Müminler asker!

Öyle mi?

Bu nasıl kışla, bu nasıl miğfer, bu nasıl süngü?

Müslüman mimar, mühendis, yönetici adam gibi asker olmasa, müslümanın camiside, kubbeside, minaresi de başına yıkılır!

En son 5 küsur şiddetinde yaşadığımız Sulusaray depreminde olduğu gibi. 

7-8 şiddetinde deprem olsa Allah korusun bir tek bir Cumhuriyet dönemi cami ayakta kalmayacak. 

Camiler müslümana mezar olacak. Büyük depremlerde olmadı mı?

Yangında ilk kurtarılacak listesi var. İlk sırada yaralılar. 

Depremde de ilk yıkılacak listesi hazırlarsanız ilk sıraya müslümanın kubbesini, minaresini yazın. 

Yıkılan camiden ilk kurtarılacak listesinede. Ölü, yaralı müslümanlar yazınız!

Camide ölen müslümanada öyle ağıtlar söyleriz ki, duyan şehit ağıtı sanır. 

Kimse demez ki, işi suistimal eden müslüman mühendisin, mimarın, işçinin, dernek başkanının, yöneticinin yanlış işten kaynaklı!


Sorgulamayan, denetlemeyen müslümandan kaynaklı!

Bu minare neden çöktü desen muhafazakar kardeşime, minare secdeye kapandı der!

500 yıllık, 700 yıllık Selçuklu, Osmanlı ecdadımıza ait olanlar istisna elbet. Camisi, hanı, bedesteni, köprüsü ile.

Doğru olmasan dünya altından çöker, güneş kafana iner.

60 haneli köyde üç şerefeli minareler. Helal mi bu size soruyorum?

Allah aşkına hangi yarışın içindesin komşu köyle?

Hangi şöhretin, egonun, gururun sarhoşluğunu yaşıyorsun?

Cami ihtiyaca göre olsun, minare tek şerefeli, kısa Selçuklu mimarisi olsun, atalarımız böyle yapmış, İSRAF desen, seni düşman ilan ederler.

İnsanı, müslümanı yetiştirmeden, akla kalbe eğitimle dokunmadan istersen her ilçeye Sultanahmet Cami yap!

O caminin miğferi takke olarak kafana geçer.

Eskiden insanlar köyde yaşardı. Şehirlerde mahalleler birer ikişer katlı evlerden ibaretti. Minare evlerden yüksek yapılır, hocalar minareden yalın sesle ezan okur, duyulurdu. Şimdi minareler gökdelenlerin arasında yok oldu. Minareye çıkan yok. Aç sesi aşağıdan dört binanın arasında yankılasın.

Minare tek şerefeli kısa olsa da, israfa kaçılmasa ne olur?

İsraf haram değil mi?

Diyanet yada Vakfı!

Devletin kurumu olarak, önce bu israfa sizin dur demeniz gerekmiyormu?

Ne İslam'a ne yönetmeliğe uygun yapılmayan, denetlenmeyen cami inşaatları için hangi öneriyi ilettiniz meclise?

Vebal kimin?

Neden bir hutbede özeleştiriyi, vaaz konusu yapmazsınız?

Her depremde yıkık cami, minare karelerini gördükçe hiçmi vicdan sızlamaz?

Her cuma çıkışı nasıl olsa para toplanıyor vatandaştan. Emeksiz, bedava para diye neden bu paralar amaca uygun harcanmaz, müsrifçe hareket edilir?

Dün soslu demokratlar yazdıkça ben savunurdum. Yen hep içinde kalırdı. Benim gibi adamı bile isyan noktasına getirdiniz.

Allah(c.c.) Kur'an-ı Kerim'de, Al-i İmran Sûresi, 104. Ayet'te,
"Onlar bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları affederler, Allah işini güzel yapanları sever" diye emrediyor. 


Neden bu emirlerle önce kendiniz muhatap olup, sorgulanmıyorsunuz?

Sırat'tan değilde otobandanmı geçeceksiniz?

Daha cami inşaatının zemin katı bitmeden marketlere, mağazalara kiraya vermenin derdindesiniz!

Neden her mahallede cami altları aşevi olmaz, sosyal market olmaz, kreş olmaz, eğitim yuvası olmaz?

Camide ibadetle beraber dini ilimleri, alt katta milli eğitimle işbirliği içinde fen ilimleri eğitimi verilmez?

Her mahallenin hayırsever zengini var. Onlar dahi sponsor olur size. Vakfa topladığınız sadaka, zekat, fitre, kurban paraları var. Umreden, hacdan kazandıklarınız var. Neden mahalleliden alınan, o mahallenin fukarasının zihnine, beynine, kalbine, midesine, huzuruna, refahına gitmez?

Cami merkezli bir İslam, bir Müslüman olduğumuz zaman her şey yoluna girecek.


Nerede ecdadın, hayır hasenat, vakıf kültürü?

Vakfın manasını kimler yok etti, göz yumdu?

Küçük bir eleştiri yapılsa ' bu sünnet düşmanı, bu kafir' diye mühür vuruluyor toplumda. 

Rabbim, önce inanıyorum diyen müslümana hidayet nasip etsin inşallah.

Örnek, erdemli müslümanların sayısını çoğaltsın bu toplumda.
 

Selametle…