Korkuyorum…
Benim devletime, milletime, beni yönetene ve yönetmeye aday olana güvenim tam…
Biliyorum ki; her kim bir siyasi partinin başına gelmişse sabah erken kalkdığı için gelmemiştir.
Yani hepsinin bir dünya görüşü ve yönetimsel şekilleri vardır. Ve bu insanlar temsil etmeye aday oldukları bu millet için seçilmişlerdendir.
Doğal olarak ta seçmen olan ben hepsine güvenirim. Yönetme şekilleri arasında tercihimi yapar, parti proğramları üzerinden ikna olduğum bir tanesine karar veririm.
İnandığım hayat adına doğrusunu gördüğümde desteğimi verir, hatası ile hatalanmam ve gereken cevabını gerektiğinde de veririm.
Peki bu yönetimlerin hatasını çekmek zorunda mıyım?
Sanki cevap Evet gibi…
Çekmedik veya çekmiyor muyuz?
Millet olarak aklımın erdiği 1982 darbesinden itibaren yaşanılanlar ortada!
Neyine güveneyim ki yalan dünya diyesim de geliyor!
Lakin pabuç pahalı, hayatım sadece benden ibaret değil…
İnsan olarak dünya gelmiş olmamın bir melekesi var, düstüru ile hareket ederken, önce insanlığa, sonra topluma, sonra çevreme ve sonrasında aile bireylerime karşı sorumluluklarım var.
Bunları elimden alıyor ve sonra beni inandığım veya inandırdığın gerçekler üzerinde yargılama yapıyorsun. Kimi kimin doğrusu üzerinden yargılıyorsun hala anlaşılmış değil.
Dün çıkmış Rıdvan, Arda, Burak daha iyi bir gelecek için Evet diyor, bir başkaları da karşısında bir siyasetçi Abdüllatif Şener Hayır diyor…
Bir ülkede iki tane doğru olmaz. Yıllardır neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda mehter takımını geçtik. Dün doğru bildiklerimiz bugün eğri hatta yamuk çıkıyor. Bugün doğru dediklerimizin de yarın ne çıkacağı meçhul.
Ben bana öğretilenler, anlatılanlar veya dayatılanlar üzerinden yarın neden sıkıntı yaşamak zorunda kalacağım ki…
Doğru kimin doğrusu, yanlış kimin yanlışı…
Ben kimsenin doğru veya yanlışının vebalini ne bu dünyada ne de öbür dünyada taşımak istemiyorum.
Ortalama 65-70 yıllık bir hayatımda huzuru ve mutluluğu ararken yıllardır ne ile mücadele ettiğimiz ortada.
550 adamı doğrudur deyip gönderiyorsun, 550 adamın bu doğrudur diyemediği yerde, referandumla topu taca atmanın ötesine gitmiyorsun.
Anayasa değiştirmeye çalışıyoruz, yani yarınlarımız için de bugünden karar aşamasındayız. Ortaya çıkan manzaraya bakın Erkan Yolaç’ın Evet/Hayır oyununu…
Hiç kusura bakmayın!...
Sizin oynayacağınız ve sonucunda bir başka yerlere fatura edeceğiniz bir oyunun içeresinde olmak istemiyorum.
Vatandaşım, bireyim, yönetim düzeni seçmekte isterim…
Lakin!
Çekiniyorum, Çekimserim ve korkuyorum.
İşin garibi de kimden ne için kortuğumu da bilmiyorum.
Ne yaşıyorsak aslında birlikte yaşıyoruz.
Tek farkla ben insanca yaşamak istiyorum…
Dalgasız, yalansız, hilafsız, huzur ve mutluluk içerisinde…
Ama siz Yaşattıyorsunuz… Neyi yaşıyorsak…
Sizin yaşattıklarınızı da artık yaşamak istemiyorum…
Eğrinizde de doğrunuz da YOKUMMM…
Yani 5 tane milletvekili Evet/Hayır diyememişti.
Bende onları destekliyor ve gri kalıyorum…
Çekimserim…
Anayasa değişiklik teklifi 339 EVET,142 HAYIR, 5 BOŞ çıktı, o zaman güçlü bir ülke için ben "BOŞ" diyorum.
Ve
Yaa..
Başkan Polat bana nasıl “evet” dedirtecek…
Ve
Yaa..
Başkan Şahin bana nasıl “hayır” dedirtecek…