Yeniden Yazılan Haber Metni: Beslenme düzeninizde doğru seçimler yaparak uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirsiniz. Anadolu topraklarının binlerce yıllık geçmişinden bugüne değerini koruyan ve kuvvetli antioksidan kaynağı olan nar, sadece kış aylarının değil, sağlık bilincinin yükseldiği her dönemin gözde meyvesidir. Türkiye'nin farklı bölgelerinde yetişen 15'ten fazla nar çeşidi, bu meyvenin ne kadar sevildiğinin ve önemsendiğinin bir göstergesidir.

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut'un paylaştığı bilgilere göre, nar; Anavatanı İran olmakla beraber Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Ortadoğu, Kafkasya ve Hindistan'ın kuzeyinde yetişen tropikal bir meyvedir. Yaklaşık 4 bin yıldır insanlık tarafından tanınan bu değerli meyve, Hititler'den günümüze Anadolu'nun tarihinde sürekli bir tüketim sergilemiş, kutsal metinlerden mimariye kadar birçok alanda kendini göstermiştir. Nar, Kuran-ı Kerim'de üç kez anılan ender meyvelerdendir ve onlarca hikayeye konu olmuştur.

Narın içindeki antioksidan aktivitenin büyük bir kısmını oluşturan fenolik bileşikler, bu meyveyi diğerlerinden ayıran özel bir özelliktir. Prof. Dr. Karabulut, nar suyunda bulunan antioksidan miktarının, yeşil çay ya da portakal suyuna kıyasla çok daha yüksek olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, narın omega-5 içeriğiyle kalp ve ruh sağlığını koruyucu bir etkisi olduğu bilinmektedir.

Nar; protein, karbonhidrat, kalsiyum, fosfor, demir ve B1, B2, C vitaminleri gibi zengin içeriği ile dikkat çekerken, meyve kabuğunda bulunan maddeler meyveye antioksidan, antimutajenik ve antibakteriyel özellikler kazandırır. Prof. Dr. Karabulut, narın endüstriyel kullanımının yanı sıra eczacılık ve ticaret açısından da büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Nar ayrıca cilt sağlığı için de birçok fayda sunar. Çekirdek yağı yaşlanmayı geciktirici ve cilt yenileyici etkilere sahiptir. Punikik asit, nar çekirdeğinde bulunan yüksek antioksidanlı bir çoklu doymamış yağ asididir ve antikanserojen ile nörokoruyucu etkilere sahiptir.

Editör: Haber Merkezi