Öncelikle belirteyim. Ben yazılarımı devleti, milleti kene gibi zehirleyen marazi konulara yönelik yazıyorum. 

Hiçbir okurum, sadece mevcut siyasileri, hükümetleri eleştirdiğim yönünde algılamasın lütfen. 

Yaşımız gereği bizim nesil, eski Türkiye'yi yöneten parti, hükümetleri de şimdiki yönetimi de iyi biliyor. 

Dolayısı ile mukayese, ölçme ve değerlendirme durumumuz var. 

Taşeron sistemi bugününde dününde sorunu idi. 

Ak Parti'nin 22 yıldır kesintisiz ülke yönetiminde olması, dünün kabahatlerininde partinin üzerine yıkılması algısını doğurdu. Özellikle 40 yaş altı  yaş gurubunda. 

Taşeron sistemde son dönemin de günahı çok elbet. 

Gelelim saadete!

Bir tarafta; okul öncesi dahil ilkokuldan itibaren dişini tırnağına takan,
gecesini gündüzüne katan,
ders çalışmaktan dişini tırnağını yiyerek tik olan,
ya saçı dökülmüş ya saçı ağarmış,
kendini okul ve evde dört duvar arasına hapsetmiş,
ders saati, test saati, okul ve yemek saati belli olan, 
bayramda, eş dost ziyaretinde ana babasının arkasına takılmayan,
annesine, "yeter oğlum, biraz dinlen, uyu hasta olacaksın" dedirten, emsalleri,  laylaylom gezip, tozup, top peşinde koşarken kendisini eğitime, başarıya adayan,
iyi bir üniversite kazanıp iyi bir işe atanayım, anama babama yük olmayayım diyen, 
vatana, millete, çevreme faydalı olayım, kimseye yük olmayayım diyen, 25 yılını disipline, planlı yaşamaya, çalışmaya, azmetmeye  namerde muhtaç olmamaya adamış bir genç nesil!

Bu genç, iyi bir üniversite kazanmış, okumuş, Kpss'de yüksek puan almış ve kamuya atanmış.

Diğeri, 25 yıl gençliğinin baharında yazdıklarımın aksini yapmış, ne kendi ne de ülkesinin geleceğini düşünmemiş, hiçbir ideali olmayan, çocukluğu ve gençliği sokaklarda geçmiş, ailesine koskoca bir yük olmuş,  ne öğretmenini dinlemiş ne ailesini, ne laf dinlemiş ne nasihat, böyle olmasına rağmen ailesi okusun diye bir ton para harcamış bir genç nesil.

Ya ortaokulu, ya liseyi yada zorlama ile 2 yıllık yüksekokulu. 

Başarılı olan kamuya atanıyor, yarına umutla bakıyor diğeri yaşı 20 olunca isyanları oynuyor, sabah akşam Müslüm Baba dinliyor!

Ananın başına bela, ülkeye koca bir yük. 

İstisnaları, eğitim hayatında başarılı olamayıp farklı sektörlerde değer üretenlerde var elbet.

Soru şu:

25 yılını ders çalışmakla geçirip, Kpss'de yüksek puan alarak kamuya atananan mı daha nitelikli hizmet üretip devleti yüceltir,  yoksa eğitim hayatında başarısız olup ortaöğretim mezunu sınavsız kamuya atanan taşeron işçi mi?

Partili yada partisiz oğul, kız, damat, gelin, yeğen, kuzen kim varsa kamuya sınavsız yerleştirildi yıllardır. 

Taşeron ordusu oluşturuldu.

 Yerleştirirken aranan kriter, ilkokul, ortaokul yada lise mezunu olması yeterli. 

Dayınız olsun yeter!

Gelinen noktada kadroyada geçtiler.

Hastanede çalışan ilkokul mezunu temizlik işçisi 35 bin lira maaş alır hale geldi. 

Peki 25 yılını eğitime adayan,  sınavla atanan memur ne alıyor?
40 bin lira alıyor. 

Ülkenin en zeki yüzde 2'lik diliminde yer alan, gençliğini yaşayamamış ana evladı doktor, hastanede 24 saat acilde çalışıyor belki 70-80 bin lira alıyor, kağıt üzerinde çalışmasına bakmayın günde fiili 2 saat çalışan taşeron işçi 35 bin alıyor.

 Elinde telefon masa başında oturuyor. Bu adaletmi sizce?

Mülakatın memur atamalarında hala geçerli olması, yüksek puan alan dururken düşük puan alanın atanması ayrıca liyakatsiz atamalarda kamuda dengeyi bozdu, kamu aleyhine süreç oluşturdu. 

Devlet kan kaybetti. 

Peki kamu personeli kime hizmet ediyor? Millete.

Millete sunulan hizmette de kalite düştü, resmi dairelerde. 

25 yılını boş işlerle geçirmiş  torpille atanmış birisi kamu adına hizmet verdiğinde ne kalite, ne nitelik beklersiniz?

Saç, sakal, kıyafet, konuşma, üslup, bilgisizlik, saygısızlık, itaatsizlik...

Her yerinden lime lime dökülüyor!

İdareci hakkında rapor tutsa, "heyyyt o benim kızım! Yavaş ol, haddini bil amir!" sesleri yükseliyor. 

Nasıl disiplin sağlarsınız siz olsanız?

Böyle devletçilik, böyle milliyetçilik, böyle halkçılık, böyle dindarlık mı olur Allah Aşkına!

Bari edebiyatını yapmayalım.

Demem o ki, taşeron sistemi kamuda, kamu hizmetinin sunumunda büyük gedik açtı.

Mağdur olan hizmet alan vatandaş.

Emin olunuz, bu hazırcılık kamunun ayarını bozduğu gibi gençliğin ayarını da bozdu.

"Oğlum okumasa okumasın, babası partide yönetici, çevresi geniş, elbet bi kuruma yerleştirir" ifadesi çokça duyulur oldu. Nesli hazırcılığa alıştırdı. 

İşe başlatılan durumu iyi bir esnafın evladı. 'Şunu devlet dairesine işe başlatayımda bana yük olmasın' diyor. 'Yeterki yeri belli olsun, sigortası ödensin' diyor. 

Şu an Tokat'ta çokca örneklerini sayabilirim.

Sanki devletin kasası dedesinden kalmış. 

İşyerinde çalıştır, sigortasını öde desen, burnundan kıl aldırmaz, mangalda kül bırakmaz. 

Ve böyle hali yerinde yüzlerce esnafın, işadamının, siyasetçinin evladı kamuda taşeron sisteminde çalışıyor.

Çalışmış gibi gözüküyor. Haftada bir gün işe gidenler var.
 
İzinli olduklarında da babalarının işyerinde ek kazanç!

Garibanın evladı bu şartlarda işe başlatılsa yine doğru değil. En azından fakirin evladıymış madem diyip susarız!

Emin olunuz birçoğu da hacca,  umreye gitmiş, alnı secdeye gelen insanların çocukları!

Bari adalet, haram helalle ilgili millete vaaz vermeyin bari!

Bi susun!

Bilemiyorum, bu düzen nasıl değişecek?

Bu memleketin sağcıyım diyeninede, solcuyum diyeninede, muhafazakarım,  milliyetçiyim diyenine de pek güvenim ve umudum kalmadı bilesiniz.

Oyun aynı sadece oyuncular değişiyor. 

Birazda öteki keseri eline alıyor.

 Bu kadar.

Düzen hep aynı!

Vesselam