“Cemevlerinin birer ibadethane olduğunu vurgulamak ve dile getirmekten hicap duymamak lazım” diyen MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, “Ama bunların o insanlar için bir ibadethane olduğu gerçeğini yüksek sesle söylüyorsak bu ibadethaneleri de kaderine terk etmek gafletinden bir an önce uzaklaşmamız ve bu konuda da katkı sağlamamızın bir mecburiyet olduğu inancındayım.” dedi.
MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, 157 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına TBMM’de tarihi bir konuşma gerçekleştirdi. Bulut konuşmasının başında, “Elbette ki hukukun değişik alanlarına ilişkin ve daha önceki yargı paketlerini tamamlar mahiyetteki, bütünleyici mahiyetteki bu yasal düzenlemeleri içeren kanun teklifini desteklediğimizi ifade ederek aynı zamanda, yasalaşması hâlinde her gün bir yenisinin eklendiği vatandaşlarımızın hak arama mücadelesine de inşallah bu kanun teklifinin hayırlar getirmesini ve adaletin tecellisine de katkı sağlamasını diliyor ve temenni ediyorum. Tabii ki adaletin tecellisi derken bir devlet için adalet yalnız ama yalnız adliye teşkilatıyla tesis ve temin edilecek bir olgu değildir. “Adalet devletin temelidir.” ifadesi de zaten bunu teyit eden bir yol gösterici ifadedir ve bugüne kadar kurmuş olduğumuz bütün devletlerin de temel şiarı budur. Dolayısıyla, “Adalet devletin temelidir.” ifadesi şuna işaret eder: Sadece adalet teşkilatı değil, devlet, adaleti tesis ve temin edebilmek için bütün organlarıyla, bütün kamu görevlileriyle beraber ve tüm yurttaşlarına eşit ve adil bir şekilde davranmak ve adaleti hayatın tüm alanlarında tesis etmek mecburiyetindedir. Tabii ki toplumsal adaleti tesis edebilmek için özellikle toplumun değişik katmanlarından, değişik sınıflarından gelen taleplere karşı devletin tüm organlarının ve elbette ki Parlamentonun da duyarlı ve hassas olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“GENEL BAŞKANIMIZ HACIBEKTAŞ’TA CEMEVİNE ÖNCÜLÜK ETTİ”
Konuşmasının devamında Alevi Bektaşi toplumunun sorunlarına değinen Yücel Bulut, “Tam bin yıldır bu coğrafyada var olan, bundan sonra da var olmaya devam edecek olan, var oldukça Türklüğün ve Türkmenliğin teminatı hâline gelmiş ve Türklüğü ve Türkmenliği Anadolu’ya ayak bastığımız günden bugünlere yani 21'inci yüzyıla taşıyan Alevi-Bektaşi toplumunun birtakım haklı tenkitleri, eleştirileri, masumane talepleriyle ilgili de Sayın Genel Kurula bir sunum yapmak istiyorum. Gerçekten de bu taleplerin önemli bir kısmı masumane istekler, masumane talepler, masumane serzenişlerden ibaret. Tabii ki bu konuda referans aldığımız bir kişi var, o da muhterem Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli. Çünkü bütün siyasi hayatı boyunca Alevi-Bektaşi toplumuna karşı ortaya koymuş olduğu istikrarlı, ilkeli, kararlı ve kucaklayıcı tutum bizler için de bir referans oluyor. Bu tavrından dolayı teşekkür ederken aynı zamanda Sayın Genel Başkanımıza bugüne kadar ortaya koymuş olduğu bu ilkeli, tutarlı ve kucaklayıcı tavrını Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde kuruluşuna öncelik ettiği ve böylece bütün bu duruşunu bir müesses kurum hâline getiren, geleceğe taşıyan bu cemevine öncülük ettiği için de tarihin huzurunda şükranlarımı sunuyorum.” şeklinde konuştu. Bulut konuşmasını şöyle sürdürdü:
“ALEVİLER BU DEVLETİN KURUCU UNSURUDUR”
“Aleviler, özü itibarıyla, Türklüğün şah damarıdır ve bu yönleriyle de aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit yurttaşları, bu vatan coğrafyasının asli sahipleri, cumhuriyetin de kurucu değerleridir. Alevi-Bektaşi toplumunun tarihini sadece ama sadece bir mağduriyetler tarihi gibi sunanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Alevi Bektaşi toplumunun tarihi ve tarihçesi sadece mağduriyetlerden değil, aynı zamanda bir mağduriyetten yani gururdan, şereften, haysiyetten ve bunlarla dolu bir mücadeleden ibarettir. Bin yıldır bu coğrafyada var oldukları süreç boyunca devlet ne zaman dara düşse mutlaka ama mutlaka her kırgınlığı, her kızgınlığı, uğradıkları her haksızlığı bir kenara bırakmak suretiyle milletlerinin asli bir ferdi olarak mutlaka ama mutlaka devletlerinin ve milletin diğer evlatlarının yanında konum almayı bildiler.
Nitekim Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında da 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali sonrası, 19 Mayıs 1919'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Millî Mücadele kahramanlarının Anadolu’ya ayak bastığı andan itibaren Alevi Bektaşi toplumu kararlı bir şekilde istiklalden yana tavrını koymak suretiyle Millî Mücadelenin asli ve ayrılmaz bir parçası olarak kurmuş olduğumuz son bağımsız Türk devletinin temel kurucu değeri oldular ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar geçen yüz bir yıllık tarih boyunca, bu süreç boyunca da her türlü kafa karıştırıcı gayretlere rağmen her türlü yıldırmaya dönük gayretlere rağmen fay hatları açmaya dönük emperyalist girişimlere rağmen Alevi Bektaşi toplumu mutlaka ama mutlaka devletinin yanında konum almayı bildi. Dolayısıyla, geldiğimiz nokta itibarıyla herkes şunu bilmelidir ki: Bu insanların bayrak sevgisinin, bu insanların vatan sevgisinin, bu insanların devlet sevgisinin sorgulanması mümkün değildir.”
“KÖYLERİN YOLLARI İLE İLGİLİ SERZENİŞLERİ VAR”
Alevi Bektaşi toplumunun sorunlarını gündeme getirmeyi bir sorumluluk bildiğini belirten Yücel Bulut, “Ben de Hubyar Sultan’ın, Şeyh Nusret’in ve Aleviliğin 7 ulu ozanından bir tanesi olan Kul Himmet’in manevi iklimiyle şekillenmiş bir memleketin milletvekili olarak Alevi Bektaşi toplumunun birtakım serzenişlerini Genel Kurula aksettirmeyi tarihî bir sorumluluk olarak kabul ediyorum. Az evvel de ifade ettiğim gibi, bu taleplerin ve bu beklentilerin önemli bir kısmı yıllardır dile gelen ve masumane taleplerden ibaret. Tabii ki görevimiz icabı neredeyse bütün köylere dokunmaya ve bütün köyleri gezmeye gayret gösteriyoruz. Bunları yaparken de hiçbir ayırım yapmaksızın, her köye hangi kökten ve mezhepten gelirse gelsin dokunmaya, ulaşmaya ve sorunları dinlemeye gayret gösteriyoruz. Dolayısıyla Alevi köylerini ziyaret ederken gördüğümüz bir tablo var: Alevi köylerinin önemli bir kısmının yolla ilgili ve ulaşımla ilgili çok ciddi serzenişleri var ve bu konuda ihmal edildiklerini düşünüyorlar. Benzer şekilde başka köylerimiz var mı? Elbette ki var ama bugün onlara vermiş olduğum sözüm bir gereği olarak Meclis kürsüsünde konuştuğum için bir pozitif ayrımcılık yaparak bunu vurgulamayı daha doğru buldum.” diyerek önemli bir konuya dikkat çekti.
“ALEVİLERİN BEKLENTİLERİ KARŞILANMALI”
Alevi köylerinin sorunlarına değinen MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, “Alevi köylerimizin önemli bir kısmında devletimizin hakça, eşit ve adil bir davranış modelini ortaya koymasına rağmen, bütün bürokratlarımızın gerçekten birer Anadolu evladı olarak her yurttaşımıza eşit bir şekilde davranma gayreti müşahhas bir şekilde ortadayken maalesef ki Alevi köylerimizden böyle bir beklenti sık sık ve yüksek sesle dile getirilmeye devam ediyor. Dolayısıyla bizim de daha hassas bir şekilde bu beklentiyi ve talebi karşılamaya dönük, en azından bu insanlarımızın ihmal edildikleri düşüncesini ortadan kaldıracak bir gayretle, daha büyük bir özveriyle bugüne kadar hiç sarsılmamış bu kardeşlik duygularını besleyecek bir tasarrufu mutlak surette ortaya koymamız lazım. Bir başka sorun ve sıkıntı da şu, Alevi köylerini gezdiğimizde gördüğümüz bir başka tablo şu: Özellikle hemen hemen her Alevi köyünde o köyün kişisel gayretleriyle inşa edilmiş olan cemevleri bugün maalesef ki oldukça bakımsız bir durumda, oldukça maalesef keyfe keder ve terk edilmiş durumda. Kendi bütçeleriyle inşa etme gayretleri maalesef ki netice vermediği için de bu konuda da yine ortada bir ihmalin olduğu kanısındayım. Sayın Genel Başkanımızın da daha evvel vurgulamış olduğu gibi “Cemevleri, eğer Aleviler cemevlerini ibadethane olarak kabul ediyor ve öyle tarif ediyorlarsa birer ibadethanedir.” Dolayısıyla cemevlerinin birer ibadethane olduğunu vurgulamak ve dile getirmekten hicap duymamak lazım ama bunların o insanlar için bir ibadethane olduğu gerçeğini yüksek sesle söylüyorsak bu ibadethaneleri de kaderine terk etmek gafletinden bir an önce uzaklaşmamız ve bu konuda da katkı sağlamamızın bir mecburiyet olduğu inancındayım. Bunun siyaseti yok, bunun partisi yok, bunun herhangi bir ideolojik tarafı yok. Bu toplumun temel harcı olan bu insanların mutlaka ama mutlaka bu beklentilerinin de karşılanması gerekiyor ama aynı zamanda da sorundan beslenen odakları susturabilmek adına herkesin üzerinde de bir tarihî sorumluluk var. Devletimiz, Hükûmetimiz oldukça uzun bir süredir bu konuda cesur adımlar atıyor. Bunlardan bir tanesi de Alevi Bektaşi toplumunun Kültür Bakanlığı bünyesinde bir daire başkanlığı çerçevesinde örgütlenme gayreti ve bu konudaki yasal düzenleme. Bunu yetersiz bulup öfke nöbetlerine girmek yerine bunun daha büyük adımların habercisi olan ve onu olgunlaştırmak üzere devletin yaptığı bir tasarım ve iyi niyetli bir girişim olduğunu kabul etmek suretiyle desteklemek ve fay hatlarını kapatmak suretiyle sorundan beslenen odakları susturmak da bir diğer tarihî sorumluluktur.” dedi.
ARNAVUTLUK’TA VATİKAN TARZI BİR DEVLET KABUL EDİLEMEZ”
Bulut konuşmasını “Son günlerde kamuoyunda dile gelen bir hususa ilişkin de kaygı ve endişelerimi Genel Kurulla paylaşmak istiyorum. Özellikle ABD’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda dile gelen ve kamuoyunda da zaman zaman dillendirilen Arnavutluk’ta 27 dönüm arazi üzerinde bağımsız, müstakil, Vatikan tarzı bir Alevi-Bektaşi devleti kurma girişimlerini hep beraber mutlaka ama mutlaka yüksek sesle kınamak mecburiyetindeyiz. Aleviliğin ve Bektaşiliğin dünyada merkezi, kalbi, canı, ciğere Anadolu’dur. Alevilik ve Bektaşilik bize aittir. Alevilerin ve Bektaşilerin dünyada yeni bir devlet kurmasına, uydu bir devlet kurmasına gerek yoktur. Onların bir devleti vardır, o devletin adı da Türkiye Cumhuriyetidir. Dolayısıyla dünyadaki Aleviliğin ve Bektaşiliğin bir merkezi olarak Türkiye Cumhuriyeti bu topraklarda nefes alıp veren ve bu sancak uğruna her türlü fedakârlığı yapıp Millî Mücadele’de saf tutmuş Alevi-Bektaşi toplumunun asli devletidir dolayısıyla yeni fay hatları oluşturabilmek ve Anadolu'da yeni kırgınlık alanları inşa edebilmek uğruna böyle güdümlü bir projeyi hayata geçirenlere karşı Alevi’siyle Sünni’siyle, Anadolu'nun bütün değerleriyle yüksek sesle itiraz etmek ve emperyalizmin yeni maşası olacak bu oluşumları hep birlikte yüksek sesle kınamak mecburiyetindeyiz. Hassasiyetle ve dikkatle dinlediğiniz için her birinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum ve Sayın Genel Başkanımızın “Canımız, can kardeşimiz.” diye hitap ettiği Alevi Bektaşi toplumunun bütün değerlerini, bütün evlatlarını da buradan en kalbî duygularımla selamlıyorum.” diyerek konuşmasını tamamladı.