Dünya çapında en çok talep gören bitkilerden biri olan Kantaron, Mayıs ve Haziran aylarında altın sarısı çiçekleriyle dikkat çeker. Bu bitkinin tarih öncesi çağlardan beri şifa kaynağı olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Kantaron'un Tarihi ve Kültürel Önemi
Kantaron, "Binbir Kılıç Otu" olarak da bilinir. Romalı lejyonerlerden Osmanlı Yeniçerilerine kadar pek çok savaşçı, savaş yaralarını iyileştirmek için bu bitkiden yararlanmıştır. Hristiyan kaynaklarında ise Kantaron yağı, "İsa'nın kanı" olarak adlandırılmaktadır. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir, Kantaron'un binlerce yıllık kullanımına dikkat çekiyor ve bu bitkinin şifalı özelliklerini vurguluyor.
Kantaron Yağı Nasıl Elde Edilir?
Kantaron bitkisinin yağı, Mayıs-Haziran aylarında toplanan çiçeklerin zeytinyağı ile karıştırılması ve ardından 60-70 gün güneşte ya da gölgede bekletilmesiyle üretilir. Güneşte bekletilen yağ, özellikle deri yaraları ve yanıklar için; gölgede bekletilen yağ ise mide rahatsızlıkları ve oral yoldan alındığında bazı sindirim sorunları için kullanılır.
Kantaron'un Modern Tıpta Yeri
Kantaron yağı, özellikle yanık, yara tedavisi ve hafif ila medium derecede depresyon tedavisinde etkili bir alternatiftir. Ancak Prof. Dr. Apaydın Demir, Kantaron'un kullanımının mutlaka doktor kontrolünde olması gerektiğini vurguluyor. Bu bitki, aynı zamanda Amerika'da bir gıda katkı maddesi olarak da değerlendirilmekte.
Tokat'ta Kantaron Mevsimi
Tokat ve çevresinde de yoğun olarak yetişen Kantaron, bölgenin biyoçeşitliliği açısından önemli bir yer tutmaktadır. İlkbahar ve yaz aylarında Tokat'ta doğal ortamda yetişen Kantaron, bölgede sıkça kullanılan bir şifa kaynağıdır.
