Son günlerde İzmir’de bir restoranın Instagram hesabında paylaşılan tepsi, Gaziantep'te yaptırılarak "Şıkır şıkır bir tepsi ile sizlerleyiz" notuyla tanıtıldı. Ancak bu paylaşım, tepsinin asıl adını ve tarihsel önemini göz ardı etmesi nedeniyle kültürel mirasın yanlış tanıtılmasına neden oluyor. Zaim Usta Et Lokantası adlı hesaptan yapılan bu paylaşımda kullanılan tepsi, sıradan bir sunum aracı değil, aslında Osmanlı saray mutfağından günümüze taşınan honça tepsisi.
Honça Tepsisi: Tabildotun Atası
Sosyal medya hesaplarında "şıkır şıkır tepsi" olarak tanıtılan bu tepsinin asıl adı honça tepsisi. Honça tepsisi, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde som altından yapılmaya başlanmış, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise bakırdan işlenerek saray sofralarında kullanılmış bir sunum aracıdır. 55-60 santimetre çapında ve 6 kilogram ağırlığındaki bu tepsi, tabildot tepsisinin atası olarak kabul ediliyor. Üstelik bu tepsinin her bir gözünün kendine özgü anlamları var ve geçmişte Osmanlı sarayında önemli yemekler bu tepsi ile sunulurdu.
Tepsinin Gerçek İsmi ve Simgesel Anlamı
Bu tepsi sıradan bir mutfak aracı değil, aksine Osmanlı'dan günümüze uzanan kültürel bir semboldür. Yuvarlak bir tasarıma sahip olan honça tepsisi, 6 gözlü yapısıyla dikkat çekiyor. Ortasında yer alan büyük göz, Kur'an-ı Kerim gibi kutsal bir nesnenin yerleştirildiği bölümdür. Diğer gözlerde ise simgesel anlamlar taşıyan yiyecekler yer alır. Su böreği, etli yaprak sarma, pilav ve kuzu pehli gibi yemekler, bu gözlere yerleştirilir ve her biri evlilik, bereket, şeffaflık gibi derin anlamlarla ilişkilendirilir. Bu nedenle, bir sunum aracı olmanın ötesinde, düğünlerde ve önemli anlarda kullanılan kültürel bir hazinedir.
Sosyal Medyada Tarihsel Yanılsama
Instagram’daki paylaşımda bu tepsinin adının "şıkır şıkır tepsi" olarak tanıtılması, tepsinin tarihine ve kültürel önemine yapılan bir haksızlık olarak değerlendirilebilir. Honça tepsisi, sadece estetik bir sunum aracı değil; geçmişi Anadolu Selçuklu ve Osmanlı saraylarına dayanan bir kültürel mirastır. Bu tepsi, sıradan bir modern sunum ürünü olarak değil, köklü bir geleneğin temsilcisi olarak görülmelidir.
Kültürel Mirasın Korunması Gerekir
Bugün sosyal medya platformlarında hızlı bir şekilde paylaşılan bu tarz objeler, maalesef ki çoğu zaman arka plandaki tarihi derinlikleriyle bilinmiyor. İzmir'deki restoranın bu tepsiyi modern bir estetik unsur olarak tanıtması, geçmişine olan saygının eksikliği olarak değerlendirilebilir. Honça tepsisi, hem Türk mutfak kültürünün hem de sanatının bir yansımasıdır ve bu tür paylaşımlarda tepsinin gerçek isminin ve anlamının belirtilmesi önemlidir.
Honça Tepsisi Sadece Bir Sunum Aracı Değil, Tarihi Bir Miras
Tokat’ın bakır ustalarının el işçiliğiyle yapılmış ve Osmanlı saray sofralarına kadar ulaşmış bu değerli honça tepsisinin, sosyal medyada hakkıyla tanıtılması ve köklerine uygun bir biçimde anılması büyük bir öneme sahip. Özellikle böylesine zengin bir geçmişi olan bir kültür objesinin doğru şekilde tanıtılması, kültürel mirasımızın korunması adına önemli bir adım olacaktır.
Honça Tepsisi Nedir?
Anadolu Selçuklu Devleti döneminde som altından yapılan, Osmanlı zamanında ise bakırdan işlenen honça tepsisi, 55-60 santimetre çapında ve yaklaşık 6 kilogram ağırlığında. Tepsinin en belirgin özelliği, çevresinde yer alan 5 küçük göz ve ortasındaki büyük göz olmak üzere toplam 6 gözlü olması. Orta gözü genellikle kutsal sayılan Kur'an-ı Kerim gibi değerli bir eşya için ayrılırken, diğer gözlere farklı yiyecekler konularak derin sembollerle süsleniyor. Tokat'ta yöreye özgü ürünlerden Honça tepsisi, coğrafi işaret tescil belgesi alınan bir değer.
Gelin Damat Tepsisi ile Anlam Kazanan Gözler
Bu özel tepsi, düğünlerde evliliğin simgeleriyle donatılıyor. Ortadaki göze Kur'an-ı Kerim yerleştirilirken diğer gözlere; ömür boyu şeffaflık temsili olarak su böreği, birbirinin eksiklerini tamamlama anlamında etli yaprak sarma, çoğalmayı simgeleyen pehli pilavı, zenginleşmeyi ifade eden kuzu pehli, sevginin katlanarak artmasını dileyen yufka tatlısı konuluyor. Bu gözlerin her biri, evliliğin farklı yönlerini yansıtan derin anlamlar taşıyor.
Tabildotun Atası: Honça Tepsisi
Tokat'ın bu zengin kültürel mirası, aslında tabildot tepsinin atası olarak kabul ediliyor. Kentin bakır ustaları tarafından yapılan bu tepsiler, saraya gönderilirken Ahi kültüründen gelen hafızlar tarafından tepsi tamamlanana kadar hatim indirilirdi. Bugünse bu gelenek, Tokat'ta yaşayan ve honça tepsisi yapan birkaç usta tarafından yaşatılıyor.