Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Mustafa Erkal, Türk milliyetçilerinin İslam ümmetine mensup olduğunu belirterek, “Milliyet ve din birbirine rakip değildir. Bunlar ayrı şeylerdir” dedi.
Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Mustafa Erkal, bilgi sahibi olmadan önemli bir şey keşfetmiş gibi ‘Türk-İslam sentezi’ üzerine kalem oynatanların görüldüğünü belirterek, “Bir kere bu sentez fikri 12 Eylül 1980 döneminin ürünü değildir” dedi.
Aydınlar Ocağı’nı yıpratmayı amaçlayan, ciddi gözüken ama aslında ciddiyetten uzak sözde aydınlar gördüklerini anlatan Erkal, şöyle konuştu: “Bir ara Bodrum’da yapılan ve bizimle ilgisi olmayan bir aydınlar toplantısını bize mal eden kalın kitaplarıyla tanınmış bir yazar vardı. Genel başkanlarımızdan rahmetli Prof. Dr. Süleyman Yalçın ile Prof. Dr. Aydın Yalçın’ı birbirine karıştırmıştı. Maalesef bu gibi örnekler çoktur.”
Sentez fikrinin 12 Eylül 1980 döneminin ürünü olmadığını belirten Erkal, “Efendim 12 Eylül paşaları Aydınlar Ocağı’nın yayınlarını okumuşlar, etkilenmişler ve hemen uygulamaya girmişler! Hayret doğrusu Bu paşalar liseyi yeni bitiren gençler değildi. 12 Eylül’de faaliyetleri durdurulan dernekler arasında Aydınlar Ocağı da vardı. 12 Eylül generallerinden en büyük zararı Türk milliyetçileri görmüştür. Yapılan işkencenin, hakaretin sınırı olmamıştır. İdam edilecek aşırı sol militanlara eşit sayıda ülkücü asmayı tarafsızlık saymışlardır. Böyle garip bir tarafsızlık uğruna çok yanlış yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
“Türk-İslam ülküsü ifadesi daha uygun”
“Türk-İslam ülküsü” ve “Türk-İslam kültürü” ifadesini daha uygun bulduklarını anlatan Erkal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kavramın ortaya çıkış tarihi 12 Eylül 1980 darbesinden çok öncedir. Siyasi bakımdan bu kavramın ortaya çıkışına ortam hazırlayan Adana’da yapılan CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) kongresidir. Bu kongrede kültürümüzün iki temel unsuru esas alınmış, gereksiz tartışmalar önlenmiş, temel kültür özelliğimiz Türklüğe ve Türk üslubu içinde İslam’ı yaşamaya bağlanmıştır. Gençlik ve parti amblemleri değiştirilmiş ve günümüze kadar kullanılmıştır. Parti amblemi üç hilal, gençlik amblemi hilalli bozkurt olmuştur.”
“Partiler üstü kuruluşuz”
Aydınlar Ocağı’nın partiler üstü bir kuruluş olduğunu ifade eden Mustafa Erkal, “Devletimizin kurucu iradesine ve felsefesine bağlı, Cumhuriyetle ve milli kimlikle kavgalı olmayan kuruluşumuzu artık bazılarından ayırmak gerekir. Bilhassa 1988 sonrası Aydınlar Ocağı’na saldırmak için hep fırsat aranmış; ancak fazla fırsat da ortaya çıkmamıştır. Aydınlar Ocağı mensupları milliyetine, milli kimliğine hassasiyetle bağlı olduğu kadar mensup olduğu din dairesinin de farkındadır. Milliyet ve din birbirine rakip değildir. Bunlar ayrı şeylerdir” dedi.
Mustafa Erkal, Türk milliyetçilerinin Müslüman olduğunu ve İslam ümmetinden olduğunu belirterek “Biz siyasal İslam adı altında bayraksız, vatansız, milli kimliksiz, milli sınırları dışlayan bir ütopyaya karşıyız” ifadelerini kullandı.
“Aydınlar Ocağı’nın milli olmasından rahatsızlar”
‘Siyasal İslam’a bağlı kalanların sağın bazı milliyetsiz ve vatansız kesimi olduğunu anlatan Erkal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bunlar kolaylıkla kullanılabilirler. Aydınlar Ocağı bu fikirlere tamamen karşı ve dernek tüzüğünde Türk milliyetçiliğine hizmet ifadesi geçen bir milli ve yerli kuruluştur. Bu bakımdan aydedeyi taşlar gibi Aydınlar Ocağı’na saldıranlar ve Türk-İslam sentezini yeşil kuşak hareketine bağlı sözde bir taktik olarak görenler, Aydınlar Ocağı’nın ülke ve millet menfaatine, milliyetçi çizgideki faaliyetlerinden rahatsız olanlardır. Türk-İslam ülküsü milli kimliğimizde ve milli kültürümüzü oluşturan temel unsurları belirler. Biz Türk-İslam ülküsünden kendini Türk olarak hissetme, Türk milletine ait hissetmek, Türk kültürünü yaşamak, Türk milletine has bir üslup içinde İslam’ı yaşamak olarak anlarız. Bu İslam Kur’an İslamı’dır.”