Deprem bölgesini ayağa kaldıracağız ama bazı şansları da kaçırmayalım. Yeni şehirler kurduğumuzu, bir medeniyet hamlesi yaptığımızı unutmayalım. Temeller atıldıktan sonra, şehirler ortaya çıktıktan sonra, keşke demeyelim, niye aklımıza gelmedi demeyelim.
Deprem bölgesinde yapılacak olan her bir proje; gelecek için bir hatırlanma, ders alma düşüncesiyle yapılmalı.
Çıkarılan molozlardan uygun bir yerde yapay bir dağ yapılmalı.
Bu dağ dünyanın her yerinden ziyarete de açılmalı, adeta bir turizm destinasyonu haline getirilmeli, yüzyıllarca ibret alınmalı bu dağdan.
Yapılacak konutlar özel projelerle ve depremi hatırlatacak mimari ile yapılmalı.
Camiler için özel bir proje hazırlanmalı, ona göre dizayn edilmeli, minareleri yüksek olmamalı.
Caddelerin genişliği, kavşaklardaki konulacak anıtlar ona göre yapılmalı.
Okullarda bir bölüm depreme yönelik eğitime fırsat verecek şekilde dizayn edilmeli.
Deprem sokakları, deprem mesire alanları yapılmalı.
Caddelere, sitelere, sokaklara, okullara, camilere verilecek isimler de özenle seçilmeli. Her vilayetten yardım oralara attığına göre birlik beraberliğin nişanesi olarak her bir vilayete en az bir eserde her bir vilayetin ismi oralarda yaşatılmadı. Her bir vilayette 81 vilayetin ismi yaşatılmalı.
Türk ve İslam âlimlerinin, büyüklerinin, edebiyatçılarının isimleri unutulmamalı, mutlaka oralarda yaşatılmalı. İbn-i Sina, Farabi, Fatih Sultan Mehmet, Atatürk, özellikle mimarların ordinaryüsü Mimar Sinan, Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacip, Hazreti Ali gibi isimler caddelere okullara hastanelere camilere verilmeli, eğitimin bir ayağı haline getirilmeli.
Bu düşüncelerim çok daha fazla geliştirilip büyük bir proje haline getirilebilir. Aklınıza yatıyorsa varsa paylaşabilirsiniz.
İsmet Yalçınkaya
Emekli öğretmen