Doğanın kendine ait dengesini umursamayan insanoğlu, 2023'te yaşadığı afetlerle tüm dünya genelinde büyük bedeller ödeyerek cezalandırılmaya devam ediyor...
Asrın felaketi literatürümüze Kahramanmaraş'ta yaşanan depremlerle girdi.
Binlerce kayıp yaşadık ve depremin izini vücutlarında ve zihinlerinde ömür boyu taşıyacak yaralılarımız oldu.
Depremlerin merkez üssü olan Kahramanmaraş'ta, depremden hemen sonra çalışan bir gazeteci olarak gördüklerimi ömür boyu unutabileceğimi sanmıyorum...
Kahramanmaraş'tan önce Afganistan'da, geçtiğimiz günlerde ise Fas'ta da deprem yaşandı.
Kasırgalar, yangınlar, seller de 2023 yılında peşpeşe geldi...
Son olarak Libya'daki selde 10 binden fazla kayıp insanın olduğu dünya basınına yansıdığında cezalandırıldığımıza emin olduğumu anladım.
Ben tek başıma bir çözüme ulaşamıyorum ama yüzlerce yıllık birikimle aklın ulaştığı sonuçları da çok iyi biliyorum...
İnsanoğlu aklıyla kasırgaların en çok yaşandığı yerlerin Amerika Kıtası ve Pasifik olduğu sonucuna ulaşmış mı? Evet...
İnsanoğlu aklıyla dere ve ırmak yataklarında şehirleşmenin selde büyük kayıplar vereceği sonucuna ulaşmış mı? Evet...
İnsanoğlu aklıyla, hangi coğrafik konumda insan eliyle olmasa da orman yangını çıkma ihtimali sonucuna ulaşmış mı? Evet...
Ama fay hattı ve dere yatağı üzerinde konutlaşmaya, kasırga bölgesinde ahşap kullanmaya devam etmeye, ormanlık alanlarda ıslah ve örtü değişimine gitme gereğini bir türlü hayata geçirememiş!
Doğa kendinden alınanı geri alır derler. Bu söz intikam gibi bir sonuca çıkıyor okunduğunda...
Cezalandırılıyoruz belki de ama değişim için tek bir adım atmıyoruz.
Peki, hak ediyor muyuz bunu diye sormak istiyorum kendime...
Gerçekten hak etmiyoruz...
Ne böyle yaşamayı hak ediyoruz, ne de böyle ölmeyi...