Gaziantep'te 44 yıldır antikacılık yapan Hanifi Özalsan, bir asrı deviren gramofonlarına adeta gözü gibi bakıyor. Osmanlı döneminden kalma nadir parçaları titizlikle koruyan Özalsan, bu eşsiz müzik aletlerini sadece bir eşya olarak değil, tarihin sesi olarak görüyor.
"Onlar benim evlatlarım gibi" diyen deneyimli antikacı, gramofonları hem tamir ediyor hem de yeni sahiplerine nasıl kullanılacağını öğretiyor. "Her biri geçmişin bir yankısı, bu mirası yaşatmak benim en büyük tutkum" diyor.
Ancak Özalsan’a göre, bu kültür modern dünyada unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. "Yeni nesil gramofonun nasıl çalıştığını bilmiyor" diyen antikacı, dijital çağda bu mekanik harikaların değerinin yeterince bilinmediğini söylüyor.
Antika Eşya Koleksiyonlarının En Deerli Parçalarından
Gramofonlarla ilgili bilgi veren antikacı Özaslan, "Antika eşya koleksiyonu, özellikle varlıklı kesimin ilgi gösterdiği bir hobi olarak biliniyor. Gramofonlar da bu koleksiyonun en değerli parçalarından biri. Türkiye'de gramofon ve taş plak biriktiren birçok koleksiyoncu bulunuyor. Klasik gramofonlar iğne ile çalıştığından, günümüzün dijital plakları bu cihazlarda doğru sesi veremiyor. Ayrıca eski gramofonların bakımı ve onarımı da oldukça zahmetli, Antika gramofonlar genellikle miras yoluyla el değiştiriyor. Kimi zaman bir koleksiyoncunun vefatı sonrası torunları bu değerli eşyaları satışa çıkarıyor. Bazen de ekonomik sıkıntıya giren aileler, yıllar önce büyüklerinden kalan bu nostaljik parçaları satmak zorunda kalıyor" dedi.
Gaziantep’te antika meraklılarının uğrak noktası haline gelen dükkânında, taş plakların nostaljik sesi yankılanmaya devam ediyor.