Şimdi bunu yazdığımda yine farklı seslerin geleceğine ve kulaklarımın tınılayacağına eminim. İlla altında bir çapanoğlu vardır da denecektir.
Oysa ki yok!...
İlla biri lehine veya aleyhine olmak zorunda mıyım, onu dahi kestiremiyorum.
Ancak anlıyorum ki belirli bir kesimin niyeti ne ise aslında eline geçecek olan o olacak. Benimkisi hüsnü kuruntu.
Evet!..
Ahmet mi Sami mi? Veya başkası mi?
Nihayetini Nisan sonunda ömrümüz yettiğinde göreceğiz. Niyet hayır akıbet hayır olur, inşallah.
Sözün özü…
Nasıl bir sonuç beklemek… Kişiye endeksli mi, kurumsal mı?
Hatıra binaen… Valla senden önce gelene söz verdim… Sen geç kaldın birader iki saat önce benim oyumu aldılar.
Kime verdin, niye verdin, nasıl verdin, alıp götürdü mü?
Vallah hatıra binaen söz verdim. Çok kıramadığım emmim, dayım, eşim, dostum, bacım, gardaşım ısrar ettiler. Ondan iyisini bulamazsın dediler.
Bizim Bursa’da oturan hala oğlu aradı. Arkadaşım TSO adayı bak gözünü seveyim oyunu ona ver, ver ki boşa gitmesin. O benim gardaşım…
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Dostum dostum güzel dostum…
Ticaret erbabı, esnaf, sanatkar, tüccar, işadamı, siyasetçi vs…
Hiç düşünüyor muyuz? bugün dünyadaki savaşların büyük bir kısmı aslında ekonomik veriler üzerine. Ülkelerin en büyük ekonomileri de savunma sanayileri. Onbin km’den gelerek ortalığı talan eden ABD’nin gerçek derdi nedir?
İş kendi ekonomik gerekçelerine yansıdığında stratejik ortağım, müttefikim yadakankam diyor mu? Hesabı yapıp ona göre stratejisini belirliyor. Yüzüde hiç kızarmadan yine aynı ifadeleri kullanabiliyor.
Peki ya bizde öyle mi diye sorsam…
Gelecek ifadelerin bildik ve alışık olduğumuz yerden geleceğini hepimiz biliyoruz.
O zaman şöyle bir ifade göz önüne geliyor “geleceğini planlamayan toplumlar başkalarının planlarının ancak parçası olur.”
Burdan yola çıkarak şehrimizde hatta hazır seçimlere de hazırlanıyorken TSO’yu lokomotif yapıp gelecek planlarımızı iktidarlara rağmen kendimiz yapalım. Bunu yapabilme beceri ve kabiliyetini de adayların ortaya koyması ile başlatalım.
Pek çok fikir ve proje ortalıkta uçuşuyorken hepsini bir kazana atıp beraber karalım. 3 proje birinden 5 proje birinden 8 proje birinden yola çıkıyorsa hepsi birarada 16 proje olsun. Herkesenaniyet yapmayıp taşın altına elini koysun.
Bugün ülkemizin konjonktürelyapısı da gözönüne alındığında en mantıklı yol bu olsa gerek. 9 yıllık bir tecrübe ve yeni bir enerji yi memleketin verimliliği ve üretkenliğine katıp aktive edelim.
O zaman enerjimizi memlekete harcayıp seçimlerde deforme olmaya gerekte kalmayacak.
Ahmet mi? Sami mi? Yerine
1.Ahmet ve 2. Ahmet’i güç birliği ile ikisibiraradaya getirip, önümüzdeki dönemi Ahmet - Sami dönemi yapmayalım mı?