15 Temmuz gecesi hainlerin planı işleyip de darbe başarıya ulaşsaydı, saat 03:30 itibariyle devreye sokulacak olan sıkıyönetim direktiflerine göre, meclis feshedilmiş sayılacak ve bütün milletvekilleri vatana ihanet içerisinde sayılarak yargılanacak/infaz edilecekti.

Türk vatandaşlarının yurtdışına çıkışı yasaklanacaktı. Direktifte yer alan "16 Temmuz 2016 saat 03.30 itibarıyla tüm hava meydanları, limanlar ve gümrük kapıları kontrol altına alınacak. İkinci bir emre kadar Türk vatandaşlarının her türlü vasıtayla yurt dışına çıkışlarına izin verilmeyecektir." maddesi gösteriyor ki, 'yurtdışına kaçarım' diyenler bırakın yurtdışını, saat 06:00'dan itibaren evinden bile çıkamayacaktı.

Türkiye genelindeki tüm vali ve belediye başkanları görevden alınacaktı. Belediyenin muhalefet partilerinden olması istisna oluşturmaksızın, tüm yerel yönetimler militarist yönetim şekline geçirilecekti. Saydığınız, sövdüğünüz, 'varaklı kadehler, altın klozetler var' yalanına kandığınız milletimizin sarayına Fetö teröristi yerleşecek, belediye de vali de size değil, ona hizmet götürecekti.

Vatandaşlarımızın darbeye kayıtsız, şartsız ve "siz şunu yaptınız", "biz şunu demiştik" refleksinden vazgeçerek hep birlikte karşı koyması açısından burası çok mühim: Direktifte, "Siyasi partilerin tüm faaliyetleri sonlandırılmıştır. Siyasi partiler hakkındaki diğer adli ve idari işlemler müteakip dönemde yetkili makamlar tarafından ivedilikle yerine getirilecektir" denilerek tüm siyasi partilerin kapatılacağı belirtilmektedir.

Bu darbe Türk milletini siyasî görüş, yaş, cinsiyet, etnik renk, vs ayrımlara bakmaksızın hedef almışır. "Keşke darbe gerçekleşseydi de 'Tayyip' gitseydi" diye el ovuşturan gafiller unutmamalıdır ki, onların duaları kabul olsaydı bugün hiçbir siyasî partide kendilerini temsil edecek yetki kalmayacaktı.

Eğer basında yer alan iddialar doğru ise ve Türkiye'ye binlerce Işid'li servis edilecek idiyse, o zaman durum daha da vahim olacaktı. Bir yanda Fethullahçı sıkıyönetim makamları, diğer yanda ilân etikleri hilafeti kabul etmeyenleri müslüman/hristiyan/dinsiz vs. ayrım yapmaksızın infaz eden Işid'li teröristler...

Bir düşünün, siz o zaman hangi tarafta yer alacaktınız? Vatanınızı terketmeyip Fetö teröristinin ordusuna mı katılacaktınız? Yoksa Işid'e katılıp sözde hilafetin tesisi için 'nefer' mi olacaktınız? Üçüncü bir seçenek daha var ama, hiçkimse çocuğunu Aylan bebek gibi hayal etmesin diye yazmaktan imtina ediyorum. Sahi, bu hikâye size bir yerden tanıdık geliyor mu?