Yanlış işler yaparak doğru bir sona ulaşan hiç görülmemiştir. Hele bir de buna kul hakları ve ah bulaşırsa …
Yılan gibidir bazıları. Sırtı nerede , karnı neresi asla bilemezsiniz. Kimi ne zaman sokacağını kimse kestiremez. Tek marifetleri budur. Sürekli insanları zehirlemek , kıskanmak , yıpratmak , kötülemek ,iftira atmak ,kendi sebep oldukları dedikodulardan çıkan her şeyi ; en yakınında kim varsa ona yüklemek. Size gelip birinin aleyhinde konuşuyor ise biliniz ki, sizin de arkanızdan başka yerde gıybet ediyordur. Yanlışlarını asla kabul etmezler. Adeta insanların enerjileri emerek yaşayan kan emici yarasa gibidirler. Günlük ve anlık karakter değişikleri ile ; dün iyi dediğine bugün kötü ; dün sövdüğüne bugün iyi diyecek kadar mikser tiplidirler. Bunlar ile hasbelkader yolunuz çakıştı ise , vay geldi halinize. Bulaşıcı bir hastalığı atmak kadar zordur işiniz. Her an başınızı belaya sokmak için pusuda bekler. Sizi yardan atmak için sürekli bir fırsat bekler. Bu yüzden hayatları boyunca asla dostları yoktur. Belli imkanları olmasın ; adam yerine konulmayacağını herkes bilir, kendisi bilmez. İnsanlar ile en fazla 1-6 ay arasında mutlaka arayı gerer. Ahmet’i bulunca Mehmet’ i satar, Rıza’yı bulunca Ahmet’i satar. İsterse evliya olun fark etmez. Ona iyilikte etseniz bile , iyilik yapma gücünüzde zoruna gider. Kendi çevresine sizi asla sokmaz. Sizin de onun gibi alttan oyma işi yapacağınız kaygısı hep mevcuttur. Hep insanların aciz duruma düşmesini bekler durur. Çıkarları elde ettiğinde ; ne edip-edip sizi yıldırır. Kendi işi için yemek ortamına davette bulunur , sonra hesap zoruna gider. Beraber yola çıkarsınız ,sizi yol boyunca aşağılamak ve üzmek adına her şeyi yapmak ister. Zır cahil haline bakmaz, kendi dünyasına kral olur ve herkesi keyfine göre köle gibi kullanmak ister. Böyle bir dünya yok (!) Zır cahil ve çapsız oldukları için , bomboş biri olduğunu görmezler. Her yere kendini layık görürler. Halbuki , hiç bir yerde , ne zaman ne kabahat işleyeceği belli olmayan ayarı bozuk biri ile asla yola çıkılmaz. Toplum onu asla bir noktaya getirmez. Kendisi insanları nasıl kullanıyorsa ; birileri de bunların ağzına bir kaşık bal sürer ve kullanır. Sakın uyarmayın. Zira suçlu siz olursunuz. Çeşitli bahaneler ile etrafta kendini haklı çıkarmak için çaba sarf ederler. Kısacası , insanları üzmekten zevk alan piskopat bir habis ruh ile karşı karşıya kalırsınız. Sizin siyasi, bürokratik ve iş çevrenize girer ; daha sonra bu çevreyi sizden kıskanır ve altınıza sabun koymanın derdine düşerler. Fesatlıktan deli olan bir soft mahluk karşınızda adeta bela arar. İnsanlar ile uğraştıkça , etrafları boşalır ,arkalarında sürü ile düşmanları olur ve herkes bunları layık olduğu çukura er-geç atar. Ve bu son , tüm düzenbazların gitmekten kurtulamayacağı en son noktadır. Akıbetleri hep çok acı olmuştur. ’’Azıcık aşım ,ağrısız başım ‘’dersiniz. Bu bile zorlarına gider. Neden ağrısız başı ,azıcık aşı olsun ,derler.
Sene 2013 …Bir arkadaşım (ben öyle zannediyordun) Öbür hafta Almanya dönüşümde Esenboğa’dan beni almayı ve Antalya fuarına gitmeyi önerdi. Güya beraber yolda yarenlik edecektik. Sonra ben Almanya’dan dönünce aradım .Acil yola çıktığını ve danışmanının bana bilet ayırtacağını ifade etti. Bir süre sonra danışmanı beni aradı ve son koltuk ağabey dedi. İçimden çok güldüm. Kendisine sen işine bak . Ben hallederim dedim ve biletimi kendim aldım. Sırf ego için , beni üzmek için ,kim bilir karnındaki hangi tilki için bunu yaptı bilinmez. Fesatlandığı neydi onu da kestirmek zor. Sonra duydum ki ,benim Almanya’ya gitmeme nispet yapıyor demiş durmuş. Kısacası bu tipleri nereden tutsanız elinizde kalıyor.
Tüm toplumlarda itibar sahibi olup bir yerlere gelenler; insanlığı bilen , dedikodu ve kötü niyetlerden arınmış, şerefli bir geçmişi olan ,toplumdaki dini ve etik kurallara uyan insanlar olmuştur. İlle de edep ille de edep…
Hazreti Ali (r.a) efendimizin bir sözü ile yazıma son vermek isterim : “Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır. Eğer mazlum da ısrarla direniyorsa bil ki zafer yakındır.”