İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye'de yürürlüğe giren düzenlemeler doğrultusunda emisyonlarını azaltmak isteyen şirketlere yardımcı olmak üzere geliştirilen Carbondeck adlı uygulama, işletmelerin bu alandaki ihtiyaçlarını, tek bir platform üzerinden karşılamalarını amaçlıyor.

İş dünyası, emisyonların raporlanmasını zorunlu kılan AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standardı (TSRS) gibi çevresel regülasyonlar doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor.

AB üyesi ülkelerle ticaret yapan enerji, hidrojen, çimento, gübre, demir-çelik ve alüminyum sektörlerindeki şirketleri yakından ilgilendiren SKDM Tüzüğü'nün 1 Ekim 2023 tarihi itibarıyla başlayacak olan geçiş dönemi, 2025 yılının sonuna kadar sürecek. Bu dönemde herhangi bir mali yükümlülük altına girmeyecek olan şirketler, SKDM mekanizmasına tabi ürünlerde gömülü emisyonları raporlayacak.

Tam uygulamaya geçiş tarihi olan 1 Ocak 2026'dan itibaren ise AB ithalatçılarının, düzenleme kapsamındaki ürünler için SKDM sertifikası satın almaları gerekiyor. AB ithalatçıları bir yıl önce ithal ettikleri mal miktarını ve toplam gömülü emisyon miktarlarını her yıl beyan edecek ve bu miktarlara tekabül eden sertifikalarını teslim edecek.

TSRS kapsamındaki şirketlerin ise 1 Ocak 2024'te yürürlüğe giren düzenleme doğrultusunda sürdürülebilirlik raporları hazırlamaları gerekiyor.

Söz konusu düzenlemeler doğrultusunda çalışmalar hızlanırken bu yeni regülasyonlara uyum konusunda zorluk yaşayan şirketler iklim teknolojilerinden faydalanıyor.

Kar yağışı havadan görüntülendi, Tokat'a doğru geliyor Kar yağışı havadan görüntülendi, Tokat'a doğru geliyor

- "Şirketler veri toplama sürecinde zorluklar yaşıyor"

Bu teknolojiler üzerine çalışan firmalardan biri olan Climateware'in kurucu ortağı Dr. Sami Divleli, AA muhabirine, iş dünyasının önemli çevresel regülasyonlarla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Türkiye açısından 2026'nın çok kritik bir yıl olacağını, AB ülkelerine ihracat yapan şirketlerin 2026'dan itibaren ürünlerinden kaynaklı karbon ayak izlerinin vergilendirmesini de yapmak zorunda kalacaklarını belirten Divleli, "Bildiğiniz gibi 2023 yılında AB sınırlarında 100 milyar doların üzerinde bir ihracatımız söz konusuydu. Bu bizim toplam ihracatımızın yüzde 40'ına tekabül ediyor. Dolayısıyla şirketlerimizin AB sınırları içinde rekabetçi kalması ve bu düzenlemelerin ek maliyetler olarak yansımaması için karbon ayak izlerini doğrulanabilir bir şekilde beyan etmeleri, bunu azaltmayla ilgili stratejilerini ortaya koymaları gerekiyor." diye konuştu.

Divleli, TSRS'nin ise belirli büyüklükteki şirketler için sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğiyle ilgili risklerin finansal tablolar üzerindeki etkisini raporlamasını zorunlu hale getirdiğini aktardı.

Şirketlerin bu yeni düzenlemelere kolaylıkla uyum sağlayabilmeleri için bir platform geliştirdiklerini anlatan Divleli, "Bu raporlamaların, sınırda karbon düzenlemesiyle ilgili karbon ayak izi hesaplamalarının yapılması için bir veri toplama süreci var. Şirketlerimiz burada veri toplama sürecinde zorluklar yaşıyorlar. Bu, yeni olduğundan çok da fazla uzmanın olmadığı bir konu. Dolayısıyla ne kadar dijital platformlar kullanılarak bu hesaplamalar yapılırsa buradaki uzman eksikliği de o kadar hızlı giderilmiş olacak." diye konuştu.

- "Düşük emisyonlu üretime geçen firmalar rekabette öne geçecek"

Climateware kurucu ortağı ve Üst Yöneticisi (CEO) İlker Turan SKDM çerçevesinde ürünlerin gömülü emisyonlarının hesaplanması ve raporlanma sürecinin başladığını, 2026'dan itibaren belirli bir karbon emisyon sınırı belirlenerek vergilendirme yapılacağını ve bu nedenle sisteme dijital olarak adaptasyon sağlanmasının işletmeler açısından önemli olduğunu kaydetti.

Emisyonlarını iyi yöneten bir firmanın rekabette avantajlı bir noktaya gelebileceğini ifade eden Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha düşük emisyonlu ürünlerin üretilmesiyle beraber vergi maliyetleri düşecek. Şöyle bir örnek verelim, bizim vergi maliyetimiz 2 dolar olsun. Emisyon azaltımı çerçevesinde buradaki emisyonları düşürdüğümüzü ve maliyetin 1 dolar seviyesine indiğini varsayalım. Dolayısıyla ürünümüz 10 dolarsa 12 dolarlık bir maliyetinin 11 dolara tekabül ettiğini göreceğiz. Bu da aslında firmalara yüzde 10'luk bir fiyat avantajı sağlayacak. Burada düşük emisyonlu üretime geçemeyen firmalar aslında dezavantajlı bir konuma gelirken düşük emisyonlu üretime geçen firmalar için de pazar payını artırma, rekabette öne geçme gibi avantajlar söz konusu olacak."

Bu doğrultuda tam kapsamlı karbon yönetimi araçları sunan Carbondeck adlı iklim teknolojisi platformunu geliştirdiklerini bildiren Turan, yola çıkış noktalarının işletmelerin net-sıfır hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak ve karbon ayak izlerini doğru bir şekilde hesaplamalarını ve yönetmelerini sağlamak olduğunu vurguladı.

- "Temel motivasyonumuz karbon yönetimiyle ilgili ihtiyaçları herkes için erişilebilir kılmak"

İşletmelerin büyüklüklerinden bağımsız olarak tamamen demokratik bir şekilde emisyon azaltımı ve karbon yönetimi anlamında bütün ihtiyaçlara cevap verecek bir uygulamayı hayata geçirmek istediklerini dile getiren Turan, "Buradaki temel motivasyonumuz karbon yönetimiyle ilgili ihtiyaçları herkes için erişilebilir kılmak. Geliştirdiğimiz platform içerisinde uzmanlık gerektirmeden emisyon hesaplamaları gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca sadece işletmeler değil danışman firmalar, doğrulayıcılar, finans kuruluşları da bu ekosistemin bir parçası olacak dolayısıyla net-sıfır hedeflerine ulaşma noktasında bütün ihtiyaçlar ve partnerler bu platformun içerisinde yer alacak." sözlerini sarf etti.

İşletmelerin doğal gaz, motorin, uçak yakıtı gibi operasyonel süreçlerinde ortaya çıkan enerji kaynaklı emisyonlar; elektrik, ısı, buhar tüketimiyle ilgili emisyonlar ve işletmelerin operasyonel kontrolü içinde olmayan, tedarik zinciri, ham madde kullanımı, lojistik ve iş seyahatlerinden kaynaklanan dolaylı emisyonları olduğundan bahseden Turan, bu verilerin işletmelerin faturaları üzerinden emisyon hesaplamalarında kullanıldığını işaret etti.

- Platform nasıl çalışıyor?

Geliştirdikleri dijital platformda hesaplama, analiz, raporlama ve hedef belirleme adıyla 4 temel başlık olduğunu anlatan Turan, platformun çalışma prensibini şöyle anlattı:

"(Kullanıcı) Hesaplama kısmında emisyon hesaplamalarını ve sonuçlarını görebiliyor. Analiz tablolarına geldiği zaman buradaki tüketimin ne kadar emisyona sahip olduğunu görebiliyor. Raporlama kısmına geldiğinde de bunlarla ilgili raporlar alabiliyor. Yaklaşık 21 kategori altında emisyon kaynaklarının girilmesiyle çok pratik bir şekilde hesaplamalar gerçekleştirilebiliyor. Hedefleme modülünden de bahsetmiştik. Aslında emisyonlarımızı hesaplamak yolun ilk adımı. Emisyonları hesapladıktan sonra belirli bir analiz yaparak 'hot spot'ları (sıcak noktaları) belirliyoruz. Bunları belirledikten sonra da nerede emisyon azaltımı gerçekleştirebiliriz, bunlarla ilgili hedeflerimizi koyuyoruz. Hedef takibi kısmında da kullanıcılar çok pratik bir şekilde hedeflerini koyduktan sonra yıllar içerisinde o hedefe ulaşma noktasındaki başarılarını takip edebiliyorlar."

Turan, platformda hesaplama, analiz, raporlama ve hedef belirleme kısımlarının bütün kullanıcılar için ücretsiz olduğunu, kıyaslama modülü gibi işletmelerin sektördeki yerlerini tespit edebilmelerini sağlayan ek ihtiyaçlar söz konusu olduğunda kullanıcıların platformda yer alan uygulama dükkanından satın almalar gerçekleştirerek ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: aa