Tokat'ta son günlerde Sulusaray başta olmak üzere ardı ardına yaşanan depremler sonrası, 'depremin ardından yaşanılan travmatik etkiyi azaltabilmek için yapılması gerekenler' konusunda Psikolog Eda Hızarcı bilgiler verdi.
Psikolog Eda Hızarcı, "Geçtiğimiz günlerde bölgemizde meydana gelen depremin etkileri devam etmektedir. Yaşanılan bu afetle birlikte bazı duygu ve durumlar deneyimlenmektedir. Depremi doğrudan yaşamak, iletişim kanallarından dolayı tanıklık etmek, depremzedelere yardım etmek, yakınlarınızın depremi yaşaması zihinsel veya fiziksel anlamda sizi etkileyebilir ve bu oldukça normal bir durumdur" dedi.
Psikolog Hızarcı, “Anormal bir duruma verilen anormal tepkiler normaldir.” diyerek bu durumda deprem gibi doğal afetlerin kendimizdeki ve çocuklarımızdaki travmatik etkilerini azaltmak için neler yapabiliriz? sorusuna yanıt verdi.
Hızarcı, "Doğal afet sonrası yoğun bir şekilde kaygılı hissedebilirsiniz. Tüm bunlar size gerçek değilmiş gibi geliyor olabilir. Yaşanılan deprem sonrası bedensel ağrılar, uyku problemleri, aşırı yeme veya iştahsızlık yaşanılabilir. Bu durumların ve duyguların hepsi son derece normaldir" dedi.
Psikolog Edanur Hızarcı, deprem sonrası psikolojik ihtiyaçlar ve çocuklarla nasıl iletişim kurulması gerektiği konularında da önemli bilgiler verdi.
İşte o açıklama:
Deprem sonrası psikolojik ihtiyaçlar nelerdir?
Travmanın ardından farklı bir sinir sistemiyle dünyayı algılamaya başlarız. Bir tehlike karşısında beynin alarm sistemi açılır. Beden kaçmaya, saklanmaya savaşmaya veya donmaya doğru sürüklenir. Biz olayı idrak etmeye başladığımızda çoktan bedenimiz harekete geçmiş olabilir. Vücudun verdiği ilk tepki bizi hayatta tutmayı başardıysa, dengemizi yeniden kazanırız ve aşamalı olarak duyularımız gelmeye başlar. Olayın ardından uzun bir süre geçtikten sonra beynimiz hala artık var olmayan bir tehdide karşı bedenimize savaş, kaç ve don sinyallerinden birini göndermeye devam edebilir.
Travmatik olaylardan sonra kişilerin eylemlerini sürdürebilmeleri, hareket edebilmeleri, durum için aktif olarak önlemler alabilmeleri kişilere iyi gelebilmektedir. Yapılan çalışmalar bize travmaya karşı en güçlü baş etme yönteminin sosyal destek ve sıcak ilişkiler olduğunu göstermiştir. Güvendiğimiz birinin sıkıca sarılması bizi sakinleştirmektedir.
İyileşebilmek için zihin, beden ve beyin gevşemenin güvenli olduğuna ikna olmalıdır. Korkmuş kişilerin bedenlerinin boşlukta nerede olduğunu ve sınırlarını algılamaya ihitiyaçları vardır. İlişki ve bağ kurmak, tehdit hissine karşı en iyi korumadır. Empatik olmayan,duyguları önemsizleştiren, felaketleştirme senaryoları ve tedirgin yaklaşımlar travmatik stresin çözülmesini geciktirecektir.
Deprem sonrası çocuklarla nasıl iletişim kurmalıyız?
Hiçbir şey olmamış gibi davranmadan çocuklara yaş gruplarına uygun bir şekilde deprem somutlaştırarak anlatılmalı ve mümkün olduğu kadar deprem görüntülerinden uzak tutulmalıdır.
Depremin havanın güneşli, yağmurlu, fırtınalı olması gibi bir doğa olayı olduğu anlatılmalıdır. Bu doğa olayı toprağın altındaki hareketlerden meydana geliyor gibi anlaşılır açıklamalar yapılmalıdır. Oyunlar aracılığıyla somutlaştırabilirsiniz. Her yaştaki çocuk sözel olarak ona ifade edilmese de yetişkinlerin olumsuz duygularınızı hissedebilir. Hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmamak burada önemlidir. Ebeveynler kendi duygularını yatıştırdıktan sonra çocuklarını sakinleştirebilir ve sağlıklı bir iletişime geçebilirler.
Çocukların duygularını paylaşması için destek olabilir ve çocukların duygularına alan açabilirsiniz. Örneğin, birlikte resim çizerek duygularını ifade etmesine yardımcı olabilirsiniz. Yaş düzeyine uygun bir şekilde oyunlarla canlandırmalar yapabilirsiniz.
Çocukların size sarılmak, sizinle uyumak, yanınızdan ayrılmamak, oyun oynamak, hareket etmek gibi istekleri olabilir. Çocukların güvende olduğunu bilmeye ihtiyacı var.
Günlük rutinler olabildiğince korunmaya çalışılmalıdır. Yemek, uyku ve oyun gibi rutinler güvende hissetmesini kolaylaştıracaktır.
Birlikte nasıl önlemler alınabilir konuşulabilir ve deprem çantası hazırlanabilir.
Bu konuyla ilgili duygularınız gündelik hayatınızı etkilemeye başlayarak uzun bir süre devam ediyorsa bir ruh sağlığı çalışanından mutlaka destek almalısınız.