Coca-Cola, dünyanın en büyük içecek şirketlerinden biri olarak bilinirken, bir kez daha su kaynaklarını tüketme ve tarımı yok etme suçlamalarıyla gündeme geldi. Bu kez hedef, Tokat'ın Turhal ilçesi! Şirketin bölgede yeni bir şişeleme tesisi kurma planı, yerel halk arasında büyük tepki topluyor. Sebebi ise çok açık: Bölgedeki yeraltı su kaynaklarının hızla tükenmesi ve tarım alanlarının kuraklığa sürüklenmesi. Bu, Turhal çiftçilerini ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor.
Coca-Cola Turhal'a mı Geliyor?
Turhal Organize Sanayi Bölgesi’nde şişeleme fabrikası kurmak isteyen Coca-Cola, yer tahsisi konusunda yetkililerle temas halinde. Ancak bölgede uygun alan bulunamayınca, şirketin köylülere ait meraları talep ettiği iddiaları dolaşıyor. Turhal Belediye Başkanı Erdem Ural, bu konuya ilişkin resmi açıklama yapmazken, yerel halk arasında endişeler artmaya devam ediyor.
Coca-Cola'nın geçmişte Hindistan, El Salvador ve Kolombiya'daki faaliyetleri, bölgedeki su krizlerine yol açmış ve büyük çevresel felaketler doğurmuştu. Turhallılar, bu karanlık geçmişi göz önünde bulundurarak bu yatırımı istemiyor. Çiftçiler, tarım alanlarının ve su kaynaklarının dev bir şirkete teslim edilmesine karşı çıkıyor.
Çiftçilerin Geçim Kaynakları Tehlikede!
Turhal'daki çiftçiler, Coca-Cola'nın fabrikası nedeniyle yeraltı su kaynaklarının hızla tükeneceği endişesini taşıyor. Özellikle tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle geçinen çiftçiler, su kıtlığı nedeniyle tarlalarını sulayamama riskiyle karşı karşıya kalacaklarını düşünüyor. "Su kaynaklarımızı şirketlere devredersek, geçim kaynaklarımızı kaybederiz!" diyen çiftçiler, bu yatırıma şiddetle karşı çıkıyor.
"Su Bizimdir!" Diyen Halkın Mücadelesi Büyüyor
Coca-Cola'nın Turhal'daki yatırım planına karşı tepkiler çığ gibi büyüyor. Şirketin yaptığı milyarlık PR çalışmaları, yerel halkın endişelerini bastırmakta yetersiz kalıyor. Turhallılar, "Su bizimdir, şirketlere devredilemez!" sloganıyla sokaklara çıkıyor ve protestolar düzenliyor. Bölgedeki çiftçiler, yeraltı su kaynaklarının sömürülmesi halinde tarım faaliyetlerinin sona ereceğini ve bunun hem yerel ekonomiyi hem de ailelerini felakete sürükleyeceğini dile getiriyor.