İnsanoğlu her gün yeni bir şey öğreniyor. Siz ne kadar onurlu ve net bir duruş sergilemiş olsanız dahi, karşınızdakiler sürekli değişkenlik gösteren bir tavrı huy haline getirdiler ise, sizi de aynen öyle zannediyor ve kazan kaynamaya başlıyor. Hele bir de bunlara akıl veren dengesiz tipler var ise; ortalıkta sap ile saman birbirine karışıyor. Doğrular hava da uçuşur iken, yanlışlar muteber olarak görülmeye başlıyor. Karşılığı olmayanların asıl derdi: kendilerinden başka herkesin varlığını; kendilerinin var olması için sakıncalı görmelerinden ibaret. Sindirebildiklerini sindiriyorlar. Gerçi onlar da sonuçta ensesine katmerli yumruklar yemeden kurtulamıyor. Çünkü bu insanlara yaranabilmek asla mümkün değildir. Bunların asıl karınlarını ağrıtan ise sindiremedikleri diğer insanlardır.
Bu insanlar kendilerinin eksik yanları ile yüzleşmek yerine, hatalarını başkalarının masumiyetlerine dil uzatarak kapatmayı ve sağır vicdanlarına karşı delikanlı olmaktansa; başkalarını ağır kusurlar yükleyecek bir günah keçisi olarak seçiyorlar. Çünkü bu kaçış biçimi onlar için en kolayı. Gerçek bir insan olmak nimettir. İnsanları ezmeden, küçük görmeden, dünü unutmadan, dedikodu etmeden, ayak oyunlarından medet ummadan yaşamak muteber insan olmanın temelidir. Hata üzerine hata yaparak etrafındaki insanları kendisinden nefret ettirenlerin, bunun suçlusu olarak kendisini görmemesi ne acıdır. Kısacası insan olmak herkese nasip olmuyor. Herkes ile arkadaş-dost olunmuyor. Kendi kusurlarını görmezden gelenler, başkalarını kusurlu görecek kadar hadsiz olabiliyor. ‘’Çevir kazı yanmasın ‘’ misali, hep üste çıkmak, haksızken haklı olabilmek ve keyfiyetine göre insanlara davranmak için bunu yapma derdindeler. Tüm bu olumsuz davranışları, kendilerine göre bir yöntem haline getirmişler. Bu tarz bir davranışın etik olup olmadığı hiçte umurlarında değil. İşte ortalığı karıştıran, insanları birbirine düşman eden ve olumsuz sonuçlara adım –adım götüren bu davranış bozuklukları.
İyiyi bilirsin, kötü insanı bilirsin ve ona göre davranırsın. Lakin sinsi insanı bilemiyor insan. Dost değildir ancak dost gibi görünür. İyi değildir ancak iyi insanı oynar. Asla kimsenin yanında olmaz fakat yakınmış gibi davranır. Tek dertleri insanların etrafında fitne çıkartmak, ara bozmak ve var olan dostlukları bitirmektir. Tecrübe ile sabittir ki, çoğu defa bu işler tersine döner ve herkes eştiği kuyuya bir gün düşer.