Bulunduğumuz haftanın dünya Kalp haftası olması sebebiyle açıklama yapan Medical Park Tokat Hastanesi Doktorlarından Uzm. Dr. Mustafa Beğenç Taşçanov kalp krizini tetkleyen önemli sebeplerden obeziteye değinerek "Dünyada her yıl 17.5 milyon kişi kalp hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmekte, bu ölümlerin %80'i düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana gelmektedir. Başta yetişkinler olmak üzere her yaşta insanı tehdit eden kalp hastalıklarına dikkat çekmek amacıyla Eylül ayının son pazar günü Dünya Kalp Günü olarak kutlanmaktadır. Türkiye'de her 7 kişiden 1'i kalp krizi riskiyle karşı karşıya olup her yıl 170 bin kişi koroner kalp hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmekte, ölümlerin % 43'ü koroner kalp hastalığına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Kalp hastalıkları yalnızca yetişkinleri değil çocukları da tehdit etmekte bugün dünyada yaklaşık 155 milyon çocuk obezite sorunu yaşamaktadır" şeklinde konuştu.
Kalp hastalıklarından korunmanın en etkili yolunun hastalığa yol açan yaşam tarzını ve çevresel faktörleri düzeltmek olduğunu belirten Taşçanov açıklamasını şöyle sürdürdü;
"Kalp rahatsızlığını tetikleyen etkenlerden önde gelen hususlar ve dikkat edilmesi gerek yaş aralığı (erkeklerde 45 yaş ve üzeri, kadınlarda menopoz sonrası, 55 yaş ve üzeri), Ailesinde kalp hastalığı (birinci derece akrabalarda erkekte 55 yaş, kadında 65 yaş öncesi kalp ve damar hastalığı) bulunması, Sigara içmek, Tansiyon yüksekliği (kan basıncının 140/90 mm Hg ve üzerinde olması), Kolesterol değerlerinin yüksekliği, HDL kolesterolün düşüklüğü (40 mg/dl nin altı), Şeker hastalığı varlığı (diyabet saptananlarda kalp ve damar hastalığının var olduğu kabul edildiğinden ayrıca değerlendirmeye alınır). Bilimsel araştırmalarla kalp hastalıkları açısında riski arttıran kesin olarak kanıtlanmış majör risk faktörleridir.
Bu risk faktörlerinin birlikte bulunması riskin katlanarak artmasına neden olur. İleride kalp hastalığı ortaya çıkma olasılığının belirlenmesinde, risk faktörlerinden korunmada seçilecek tedavi yöntemlerinin saptanmasında (diyet, ilaç kullanımı ve türünün seçimi) kişinin içinde olduğu risk grubunun belirlenmesi gereklidir. Saptanmış herhangi bir kalp ve damar hastalığı olanlar ve şeker hastaları yüksek riskli grupta, henüz bir kalp ve damar hastalığı saptanmamış ancak ikiden daha fazla majör risk faktörü olanlar orta derecede riskli grup, iki ve daha az sayıda risk faktörü olanlar düşük riskli grupta yer alırlar.
Bu risk faktörlerin yanı sıra bazı diğer etkenler ve yeni tanımlanan risk faktörleri de kişinin riskini etkiler. Aşırı şişmanlık (obezite), fiziksel aktivite azlığı, kötü beslenme, sosyal ve psikolojik faktörler ve henüz tam olarak ne kadar ve ne şekilde etkili olduğu bilinmemekle birlikte lipoprotein, homosistein ve CRP yüksekliği önem taşımaktadır. Bu faktörler mevcut risk grubunu direkt etkilememekle birlikte kişiye özgü risk yaklaşımlarının saptanmasında değer taşır.
Sigara içmek, kalp hastalığına bağlı ölümlerin yaklaşık üçte birinin nedenini oluşturur. Sigara bırakılmasının yeri kalp hastalıklarının önlenmesinde çok büyüktür. Sigara ile birlikte kolesterol yüksekliği, tansiyon yüksekliği ve diyabet olanlarda risk katlanarak artmaktadır. Özellikle ülkemizde sigara kalp hastalıları için en önemli risk faktörlerinden biri olmaya devam etmektedir. Sigaranın neden olduğu riskin azaltılabilmesi için sigaranın azaltılması değil tamamen bırakılması gereklidir.
Tansiyon yüksekliği kalp hastalıkları, inme riski, kalp ve böbrek yetersizliğine neden olması nedeni ile çok önemli bir risk faktörüdür. Yetişkinlerde her yaş grubu için tansiyon yüksekliği tanımı aynı olup 130/85 ve altı olarak kabul edilmektedir. Hem sistolik ve hem de diyastolik kan basıncında az miktarda düşme bile riski azaltmakta olup, değerlerin normale getirilmesi riski oldukça etkili bir şekilde düşürür. Burada da ilaç türü, ilaç dışı tedavi ve diyet seçimi kişiye özgü olarak yapılır.
Kolesterol yüksekliğinde normal değerlerin yanında, olması istenen hedef değerler ve bu değerler ulaşmada öncelikli olarak seçilecek yol (diyet, ilaç kullanımı, seçilecek ilacın türü ve dozu) tümü ile kişinin içinde bulunduğu risk grubuna bakarak kişisel olarak belirlenir.
Şeker hastalığı, kalp hastalıkları açısından özel bir öneme sahiptir. Bu doğrultuda riski azaltmak için açlık ve tokluk kan şekeri ve Hb A1c değerlerinin normal sınırlarda olmasına özen gösterilmelidir.
Bütün risk gruplarında sağlıklı yaşam alışkanlıklarını kazandırmak ve yaşam tarzının kalıcı olarak değiştirilmesini sağlamak riski azaltmada temel hedeftir. Risk faktörlerinin tümünü bireye özgü bir şekilde ele alarak düzeltmek gereklidir"