TÜİK ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı verilerine göre, her yıl 18 milyon ton sebze ve meyveyi israf ediyor, 1,7 milyar ekmeği de çöpe atıyoruz. Bunun maliyeti ise, tam 214 milyar TL’yi (eski para ile 214 katrilyonu) buluyor. Türkiye’nin bu israf tablosu,ne görkemli tarihimize ne de mensubu olduğumuz dinin gereklerine yakışmıyor. Türk-İslam kültürüne taban tabana zıt bir şekilde israfın pençesindeyiz.

Daha önce de yazdım: Biz böylesi bir israfa imza atarken Birleşmiş Milletler verilerine göre, Doğu Afrika ülkelerinde 23 milyon kişi gıda krizi nedeniyle açlıkla karşı karşıya. Kıtlık ve açlık kaynaklı ölümlerin başlaması bölge halkının geleceğiyle ilgili endişeleri de artırıyor. Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan bu drama dur diyemediğimiz gibi, elimizdeki kaynakları heba etmekle vakit geçiriyoruz.

Ve şimdi gazetelerden öğrendiğimize göre kurumlar bu israfı azaltmak için çalışma yapıyor. “Gıda İsrafını Önleme ve Bilinçlendirme Programı” çerçevesinde, özellikle otellerdeki israfı hedef alan “Turuncu Bayrak” uygulamasının hayata geçirildiği haberi, açıkçası bizi de heyecanlandırdı. En azından otellerdeki korkunç israfın önüne geçilebilecek tedbirler alınabilecek.

Türkiye Gazetesi’ndeokuduğumuz habere göre, “Gıda İsrafını Önleme ve Bilinçlendirme Programı” Direktörü Ali Akgün, altı ay önce başlattıkları seferberlikle, beş yılda gıda israfını yüzde 70 engellemek istediklerini belirterek, gıda israfını önlemek için‘Turuncu Bayrak’ uygulamasını Alanya’daki otel yöneticilerine anlattıklarını söylüyor.

İsrafın önlenmesi halinde ekonominin daha da güçleneceğinianlatan Ali Akgün, “Türk halkının ‘nimet’ olarak adlandırdığı ekmek ve yemeğin atılmaması gerekiyor. Dünyada 800 milyon insan açlık sınırında. Biz özellikle otellerdeki gıda israfının önüne geçmek istedik. Bu, işletmeler için önemli bir ekonomik kayıp aynı zamanda. Sonuçta bunlar para ile alınıyor. Bunu ekonomiye kazandırmamız lazım. Müşterilerin, ne kadar az atık bırakması konusunda çalışmalar yapmak gerekiyor. Alınacak tedbirlerle bunu başaracağız. Gıdanın gereğinden fazla tüketilmesi de israf oluyor. Obezite, gıda israfının bir modeli. Bir yandan açlık sebebiyle çokça insan ölüyor, diğer yandan insanlığı tehdit eden obezite var. Biri yemeğe ulaşamıyor, diğeri de çok yemekten hayatını kaybediyor.”diyor…

Sorunu çok güzel özetlemiş Ali Bey. “Bir yandan açlık sebebiyle çokça insan ölüyor, diğer yandan insanlığı tehdit eden obezite var. Biri yemeğe ulaşamıyor, diğeri de çok yemekten hayatını kaybediyor…” tespiti, her şeyi açıklamaya yetiyor aslında.

Allah, Kur’an-ı Kerim’de “Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf Suresi 7/31)” buyuruyor. Buraya konu ile ilgili daha birçok ayet ve hadis yazabiliriz. Ekmek israfı başta olmak üzere bu mevzu üzerine geçmişte çokça yazı kaleme aldım ve birçok ayeti ve hadisi de yazılarıma kattım. Benim gibi birçok isim de sorunun vahameti doğrultusunda yazılar yayımladılar. Ama geldiğimiz yerde bir arpa boyu yol almadığımız aşikâr.

Oysa inandığımız dinin gereklerine ve ait olduğumuz kültürün köklerine sığındığımızda ne israf eden, ne de israfa zemin hazırlayan bizler olmayacağız.

O halde, bu inat niye?